Türkiye’nin En Büyük Ayıbı: Anaokulu Eğitimsizliğidir
Kalkınmış Batılı Ülkelerde Yuvalar: Toplumu Şekillendiren Temel Sistem
Türkiye’deki yuva eğitimi konusuna İsveç’ten bakıldığında, çok önemli bir eksiklik göze çarpmaktadır. Kalkınmış Batılı ülkeler, özellikle İskandinav ülkeleri, eğitim sistemlerinin temel taşı olan yuvaları (anaokulu öncesi eğitim) toplumsal kalkınmanın mihenk taşı olarak görmektedir. İsveç başta olmak üzere Danimarka, Norveç ve Finlandiya gibi ülkelerde yuvalar, çocukların yalnızca okul öncesi dönemde eğitim alması değil, aynı zamanda toplumsal değerlerle yoğrularak dünya insanı olarak yetiştirilmesi için stratejik bir araçtır.
Ayrıca burada atasözlerimizde geçen “Ağaç yaş iken eğilir” sözünün evrensel bir doğruluğunu burada görürüz. İster adına yuva, ister anaokulu diyelim, erken eğitimin bireyin ve toplumun şekillenmesinde bu kadar kritik bir rol oynadığı unutulmamalıdır.
Yuvalar: Geleceği Şekillendiren Bir Torna Tezgahı
Bu sistem, adeta bir torna tezgahı gibi işler. İsveç’te bir çocuğun yuva eğitimiyle aldığı temel değerler, ileride onu yalnızca İsveç toplumu için değil, küresel bir dünya vatandaşı olarak da hazırlar. Buradan yetişen nesiller, geleceğin uyumlu ve çok yönlü bireylerini oluşturur. Eğer Türkiye, Cumhuriyet döneminde Köy Enstitülerine benzer şekilde bu sistemi hayata geçirmiş olsaydı, bugün yalnızca eğitimde değil, sosyal uyumda da çok daha ileri bir noktada olabilirdi.
Örneğin, Türk ve Kürt ayrımı ya da eğitimdeki dengesizlikler bugün çok daha az konuşulan konular olurdu. Erken çocukluk döneminde verilen eşitlikçi bir eğitim, toplumdaki ayrışmayı azaltırken bireylerin çok daha sağlam bir temel üzerinde yükselmesini sağlar.
Eşit Eğitim: Toplumsal Farklılıkların Ortadan Kalkması
İsveç’te yuva eğitimi, yerli ve yabancı fark etmeksizin tüm çocuklara aynı fırsatları sunar. Bu yuvalarda çocuklar, özel pedagojik eğitim almış öğretmenler ve bakıcılar eşliğinde eğitilir. Özellikle dil eğitimi bu sistemin en dikkat çeken unsurlarından biridir. İsveç’te yuva eğitimi almış bireyler, erken yaşta çok dilli bir altyapıya sahip olur.
Türkiye’de lise ya da üniversite mezunlarının dahi İngilizceyi akıcı konuşamaması sorunu, İsveç’te yuva eğitimi sayesinde erken yaşta çözülmektedir. 40 yıl önce İsveç’te çöpçülerin bile İngilizce konuşabildiğini gördüğümde, yuva eğitiminin bu konuda ne kadar etkili olduğunu fark etmiştim. İsveç’te yuvalarda yetişen bireyler, yalnızca kendi ülkelerinde değil, uluslararası platformlarda da aktif ve uyumlu birer dünya vatandaşı olarak yetişiyor.
Belediyelerin Sorumluluğu ve Gelire Dayalı Ücretlendirme Sistemi
İsveç’te yuvalar, yerel belediyelerin kontrolünde ancak merkezi hükümetin finansmanıyla yönetilir. Bu sistem, yerel yönetimlerin eğitim kalitesini sürekli denetim altında tutmasını ve çocukların ihtiyaçlarını hızlıca karşılamasını sağlar. Ayrıca, ailelerin ekonomik durumlarına göre şekillendirilen adil bir ücretlendirme sistemi uygulanır.
Bu sistemde, çocuklarını yuvaya gönderen aileler gelir durumlarına göre bir ücret tarifesine tabi tutulur. Düşük gelirli ailelerden sembolik ücretler alınırken, daha yüksek gelir grubundaki aileler, gelir oranlarına uygun bir bedel öder. Ancak bu ücretler hiçbir zaman ailelere maddi bir yük oluşturmaz. Merkezi hükümetten sağlanan finansal destekle yuvalar, toplumun her kesimine eşit erişim sağlayan bir yapıda işler.
Bu adil ücretlendirme sistemi, eğitimde fırsat eşitliğini sağladığı gibi, toplumsal dayanışmayı da güçlendirir. Gelir durumu ne olursa olsun her aile, çocuklarının aynı kalite ve standartlarda yuva eğitimi alacağından emin olabilir. Bu model, Türkiye’de de uygulanabilir ve dar gelirli aileler için çocuklarını yuvaya gönderme engelini ortadan kaldırabilir.
Türkiye İçin Öneriler
Bugün Türkiye’de belediyelerin yuvalarını kapatma eğilimleri, eğitimin temel taşını zayıflatan bir adımdır. Aksine, bu yuvalar eğitim sisteminin başlangıç noktası olarak temel eğitime dahil edilmelidir. İsveç modelinde olduğu gibi, bu sistemin hem pedagojik hem de finansal olarak desteklenmesi gereklidir.
Yuva eğitimi, yalnızca bir çocuk bakım hizmeti değil, Türkiye’nin sosyal uyumu, dil gelişimi ve küresel rekabet gücü için stratejik bir yatırımdır.
Türkiye daha dünyayı incelemedi
İsveç gibi ülkelerde yuvalar, yalnızca birer eğitim kurumu değil, toplumu şekillendiren stratejik bir araçtır. Türkiye’nin bu modelden öğreneceği çok şey var. Eğer yerel yönetimler ve merkezi hükümet iş birliği yaparak bu sistemi güçlendirebilirse, Türkiye’nin eğitimdeki sorunlarına kalıcı çözümler üretilmesi mümkün olacaktır. Yuvalar, yalnızca bireylerin değil, toplumun geleceğini şekillendirir.
Atatürk’ün eğitimde fırsat eşitliği vizyonunu hayata geçirmek için erken çocukluk eğitimi temel bir adım olmalıdır. “Ağaç yaş iken eğilir” atasözüne hak ettiği değeri vermek ve çocuklarımızın geleceğini şekillendirmek için yuvasız eğitim ayıbını artık geride bırakmak gerekiyor.
Tandoğan Uysal
Türkiye’nin En Büyük Ayıbı: Anaokulu Eğitimsizliğidir yazısı ilk önce Bodrum Gündem üzerinde ortaya çıktı.
Kaynak: bodrumgundem.com
- Kerem Aktürkoğlu’nun mutlu günü! - 26/12/2024
- Merkez Bankası yılın son faiz kararını açıkladı - 26/12/2024
- İşte ürünlerinde eşek eti çıkan firmalar - 26/12/2024