Sahte Mutluluklar: Sosyal Medyanın Gerçeklik Tuzağı

Sahte Mutluluklar: Sosyal Medyanın Gerçeklik Tuzağı

Hemen herkesin akıllı telefonunda Instagram, Facebook, TikTok gibi uygulamalar var ve bunlar, anlık olarak dünyayla bağlantı kurmamıza, her anımızı paylaşmamıza, sevdiklerimizle iletişimde olmamıza olanak tanıyor. Ancak, dijital dünyanın sunduğu bu kolaylık, bir yandan da büyük bir yanılsama yaratıyor.

Sosyal medya, gerçeği yansıtmaktan çok, genellikle onun üzerinden bir “maskara” inşa ediyor. Gösterilen yaşamlar çoğu zaman sadece parıltılı bir dış yüzeyden ibaret; arkada ne yaşandığı, ne hissedildiği, ne kadar çaba harcandığı ise bir bilinmez. Bu da bizi, toplum olarak sahte mutluluklar içinde kaybolmaya itiyor. Yaşadığımız dünyada “mükemmel” olma baskısı giderek artıyor, ve sosyal medya, bu mükemmellik illüzyonunu sürekli olarak besliyor.

Sosyal medya fenomenlerinin lüks yaşamları, tatil pozları, sürekli gülen yüzler… Tüm bunlar, hemen her gün gözlerimizin önüne seriliyor. Ve bu paylaşımlar, çoğu zaman gerçek hayatta olduğundan çok daha parlak ve kusursuz gösteriliyor. Birçok kullanıcı, bu görüntülere özenerek kendi hayatlarının yetersiz olduğunu düşünüyor, eksik hissediyor. Oysa gerçek, genellikle bu fotoğraflardan çok daha farklı. Bir anlık poz, bir gülümseme, bir başarılı paylaşım sadece anlık bir gösteriden ibaretken, arkasındaki hayat, her zaman daha karmaşık ve bazen daha karanlık olabilir.

Bu sahte mutluluklar, sadece bireysel olarak değil, toplum olarak da bizi etkiliyor. Sosyal medya üzerinden yayılan mükemmeliyetçilik, genç kuşaklar arasında ciddi psikolojik problemleri de beraberinde getiriyor. Çevrimiçi dünyada her şeyin mükemmel göründüğü bir ortamda, gerçek dünyada karşılaşılan zorluklar, başarısızlıklar ya da duygusal iniş çıkışlar, daha ağır bir şekilde hissedilebiliyor. Çünkü sosyal medyada sadece iyi anlar paylaşılırken, zorluklar ve kırılmalar neredeyse hiç yer bulmuyor. Bu da bir tür “sosyal baskı” oluşturuyor ve insanlar, kendilerini sürekli olarak bu sahte normlara uymak zorunda hissediyorlar.

Bir diğer problem ise, sosyal medyada yarattığımız “ideal benlik” ile gerçek benliğimiz arasındaki uçurum. İnternetteki profilimiz, bizlerin kurduğumuz, belirlediğimiz bir kimliktir. Herkes, kendisini en iyi versiyonuyla tanıtır. Ancak bu durum, aslında birçok insanın kendi hayatını bir yalan üzerine inşa etmesine neden oluyor. Takipçi sayısı, beğeniler, paylaşımlar… Tüm bunlar, bizim ne kadar “değerli” olduğumuzu ölçme aracı olarak kullanılıyor. Oysa mutlu olmak, başkalarına gösterdiğimiz kimlikten değil, kendimize doğru olan dürüstlükten gelir.

Sosyal medyanın gücü, bir bakıma onun tehlikesini de beraberinde getiriyor. Çünkü sosyal medya, kendi kendimizi karşılaştırmamızı körüklüyor. Farkında olmadan başkalarının hayatına bakarak, kendimizi eksik hissedebiliyoruz. Bir arkadaşımızın tatil fotoğrafını gördüğümüzde, biz de tatil yapmadığımız için kendimizi başarısız hissedebiliyoruz. Veya birinin yemek tarifini paylaştığını gördüğümüzde, biz de mutfakta bu kadar yaratıcı olamadığımız için üzülüyor, “neden ben de yapamıyorum” diye düşünüyoruz.

Peki, bu döngüyü kırmak mümkün mü? Elbette. İlk adım, sosyal medyadaki “gerçek dışı” olanı kabul etmekle başlar. Kimse her an mutlu, her an başarılı ve her an harika bir hayat yaşamıyor. İnsanlar hata yapar, üzülür, düşer ve kalkar. Gerçek yaşam budur. Kimse mükemmel değildir, ve kimse sosyal medyada gördüğümüz kadar “kusursuz” bir yaşam sürmez.

Sosyal medyada harcadığımız zamanı gözden geçirebilir, daha bilinçli bir şekilde kullanabiliriz. Takip ettiğimiz hesapların bizi nasıl hissettirdiğini sorgulamak, sürekli başkalarının yaşamlarını izlemek yerine kendi yaşamımıza odaklanmak önemli. Çünkü gerçek mutluluk, sosyal medya platformlarında elde edilen “beğeni” sayısında değil, günlük yaşamımızda, sevdiklerimizle geçirdiğimiz zamanlarda, kendimizi gerçekten iyi hissettiğimiz anlarda gizlidir.

Sonuç olarak, sosyal medya dünyasında sahte mutluluklar ve illüzyonlar arasında kaybolmak kolaydır. Ama unutmayalım ki, gerçek mutluluk, ekranın ardındaki yansımalarda değil, kendi içimizde, derinlerde bir yerlerde saklıdır.  

Kaynak: diyarbakirolay.com.tr

Read More

 

Kandilli son depremler listesi için TIKLAYIN
AFAD son depremler listesi için TIKLAYIN
DEPREM iLE iLGiLi HABERLER

CANLI SKOR

Bir yanıt yazın