Ne Oldu Ne Bitti – Açar: İnsanımızın hayatı, yıkım yapan firmaların ticari kaygılarından üstündür

acar-insanimizin-hayati-yikim-yapan-firmalarin-ticari-kaygilarindan-ustundur

Açar: İnsanımızın hayatı, yıkım yapan firmaların ticari kaygılarından üstündür

Ağır ve orta hasarlı binaların şimdiye çoktan yıkılmasının gerektiğini ifade eden Şehir Plancıları Odası (ŞPO) Şanlıurfa İl Temsilcisi Mehmet Selim Açar, insan hayatı söz konusu iken yıkımlarda firmaların ticari kaygılarını önceleyen durumların bertaraf edilmesinin sağlanması gerektiğini vurguladı.

 

11 ili ciddi anlamda etkileyen ve 50 binin üzerinde insanın hayatını kaybettiği ve 100 bin üzeri kişinin yaralandığı 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinin üzerinden bir yıl geçti.

Açar: İnsanımızın hayatı, yıkım yapan firmaların ticari kaygılarından üstündür
Açar: İnsanımızın hayatı, yıkım yapan firmaların ticari kaygılarından üstündür

7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki 2 büyük depremde Şanlıurfa’da 20 bina yıkılırken, 340 vatandaş hayatını kaybetti.

Depremin üzerinden 1 yıl geçmesine rağmen ağır ve orta hasarlı binaların yıkılmaması üzerine  konuşan Şehir Plancıları Odası (ŞPO) Şanlıurfa İl Temsilcisi Mehmet Selim Açar, şehrin afete dirençli bir hale getirmek yerine ağır ve orta hasarlı binaların insan hayatını tehdit etmesinin bertaraf edilmediğine dikkat çekti.

Hasarlı bina yıkımına ticari olarak bakılmasının yanlış olduğunu dile getiren Açar, insan hayatının söz konusu olduğunda yıkımı ihaleyi alan firmanın insafına bırakacak bir durumun söz konusu olmaması gerektiğinin altını çizdi.

Binaların yıkımını yapması gereken makinaların, makasların 45 metre uzunluğunda olması gerektiğini ancak bu şartı sağlayan makinaların Şanlıurfa’da olmadığını söyleyen Açar, riske karşı devletin gerekirse makineyi kendisinin alıp yıkımı kendisinin gerçekleştirmesini aktardı.

“İnsanımızı yaşatmaya yönelik hareket etmemiz gerekir”

Ağır ve orta hasarlı binaların insan hayatını tehdit etmesinin hala önlenmediğini belirten Açar, “Depremin sene-i devresi geldi. Çok büyük bir trajedi yaşadık ve bu trajediye aslında hazırlıklı da değildik. Afet dirençli kentlerimiz yoktu. Aradan geçen bir senede şehirlerimiz de afet dirençli bir hale getirmek yerine bunun için projeler yapmak yerine; bırakın bunu yapmayı biz ağır ve orta hasarlı binaların insanımızın hayatını tehdit etmesini bile bertaraf edemedik. Bir an önce bunların yıkılmasını insanlarımızın hayatı açısından tehlike arz ettiğini söyledik. Dünyada insan hayatından daha değerli bir şey yoktur. Şeyh Edebali şöyle der ki insanı yaşat ki devlet yaşasın. Bizim insanımızı yaşatmaya yönelik hareket etmemiz gerekir. Bunu şehrin her noktasına insan merkezinde yaklaşmamız gerekir ama şu anki idarecilerimizin yapmış olduğu şey insan hayatını öncelemeden günü kurtaran durumlar içerisinde yer almaktadır. Bu noktada bizim gayemiz insan hayatını önceleyen, insana müreffeh bir yaşam sunan şehirde yaşayacaksa insan sadece kafasını sokacağı bir konut değil bunu regülatif faaliyetleriyle, sosyal faaliyetleriyle, kültürel faaliyetleriyle sağlık hizmetleri, eğitim hizmetleri ile beraber komplike bir şekilde halkımıza vereceği bir yaşam sunmak olmalıdır.” dedi.

“Şehircilik ilke ve esaslarını göz ardı etmemizin sonuçlarını alıyoruz”

Mehmet Selim Açar

Açar, “Şehircilik ilke ve esaslarını göz ardı etmemizin sonuçlarını alıyoruz. Umulur ki bundan sonraki süreçte en azından bu ağır ve orta hasarlı binaların bir an önce yıkımlarının tamamlanması yerine de modern şehircilik normlarına uygun yeni yapıların inşa edilmesi halkımızın yaşamına katkıda bulunması noktasında bunlar önemli. Orta hasarlıları eğer vatandaş güçlendireceğinin taahhüdünü belediye vermezse başvuru yapmamışsa zaten orta hasarlılar da ağır hasarlı statüsünde sayılması noktasında yönetmelik var.” diye konuştu.

“Hasarlı binaların şimdiye çoktan yıkılması gerekirdi”

İnsan hayatı söz konusu iken yıkımların ticari amaç doğrultusunda ihale alan firmanın insafına bırakılmaması gerektiğine dikkat çeken Açar, “Hasarlı binaların şimdiye çoktan yıkılması gerekirdi. Teknik bir sıkıntı var, onu söylemekte fayda var; bu binaların yıkımını yapması gereken makinaların makasların 45 metre uzunluğunda olması lazım. Bu uzunlukta makası olan firmalar Türkiye’de sayılı. Olanlar da depremden ağır şekilde etkilenen illerde Hatay’da, Maraş’ta, Adıyaman’da mahalle bazında ihaleler alarak onların yıkımını gerçekleştirmek durumundalar. Bu işi biz ticari olarak bakmak gibi bir yükümlülüğümüz yok, biz bu işe ticari olarak bakamayız. Biz ne idareciler boyutunda ticari olarak bakabiliriz ne devlet boyutunda ticari olarak bakabiliriz çünkü mevzu bahis olan insanımızın hayatı. İnsanımızın hayatının söz konusu olduğunda kalkıp bunu ihaleye alan firmanın insafına bırakacak bir durumun söz konusu olmaması gerekir. Gerekirse devlet bu 45 metre uzunluğundaki makineyi kendisi alıp bunu kendisi gerçekleştirmesi gerekir. Bu noktada kalkıp bu firmaların keyfi, ticari kaygılarını önceleyen durumların bertaraf edilmesi de bu şekilde sağlanmalıdır. Bu da yine bizim devletimize düşen bir durumdur.” şeklinde konuştu.

“Bir mahalleyi yıkmak varken bir parselle uğraşmak istemiyorlar”

Yıkım yapan firmalarda ticari olarak kaygının olduğunu söyleyen Açar, “Bu firmalar gidip Adıyaman’da, Maraş’ta, Hatay’da direk mahalle alıyor. Mahalle ihalesine girdiği için Urfa’da açılan ihalelere belki hiç gelip girmiyorlar çünkü Urfa’da açılan ihaleye düşünün bir parsel bazında bir bina yıkacaklar, onu yıkarken de riski var. Yan taraftaki binayı da yıkma gibi bir durum söz konusu olabilir. Bu durumunu hem o riski göze almıyorlar hem de gidip bir mahalleyi yıkmak varken gelip burada bir parselle uğraşmak istemiyorlar. Ticari olarak kaygıları var. İnsanımızın hayatı bu firmaların ticari kaygılarından çok daha üstündür. Onun için insanımızın hayatını önceleyecek şekilde hareket edilmesine fayda var.” ifadelerini kullandı.

“İnsan yaşamını önceleyen eksiksiz bir alan oluşturulabilir”

Yıkılan alanlara bütüncül bir şekilde yaklaşarak yeni bir imar planına gidilebileceğini ifade eden Açar, “Üç kat yıkıldı, beş kat yapalım gibi bir mantıkla yaklaşılmadan oradaki nüfus etkilemeyecek şekilde yapılmalı. Devletimizin bu konuda ciddi hibeleri de var. Hibe ve kredi de faizsiz bir şekilde sağlanıyor. Yaklaşık 1 buçuk milyonluk konut başına, bağımsız bölüm başına 1 buçuk milyonluk bir destekten bahsedebiliriz. Bu noktada da kalkıp ‘üç kat yıkıldı beş yapalım’ gibi bir şeyden uzak kalarak ilgili mühendislik hizmetlerinin alan yapı denetimle yapıldığı yeni bir konut sistemi oluşturulması gerekir. Yıkılan alanlarda eğer alan bazında ise bütüncül bir şekilde yaklaşarak yeni bir imar planına gidilebilir. İnsan yaşamını önceleyen böyle sosyal donatılarıyla tamamen eksiksiz bir alan oluşturulabilir.” dedi.

Kaynak: guneydoguguncel.com

 

Kandilli son depremler listesi için TIKLAYIN
AFAD son depremler listesi için TIKLAYIN
DEPREM iLE iLGiLi HABERLER

CANLI SKOR