Mülteci düşmanı koro işbaşında

diyar21-yeni-logo-1-d21

22 Ocak’ta psikolojik sorunları olduğu bilinen bir mültecinin ik yaşındaki bir çocuğu ve 41 yaşındaki bir adamı bıçaklı saldırı sonucunda öldürmesi, mülteci düşmanı tartışmaları bir kez daha alevlendirdi. Saldırganın radikal dinci olmadığı, psikolojik tedavi gördüğü yetkili daireler tarafından açıklandı.

20 Aralık’ta Magdeburg’da psikolojik sorunları da olduğu belirtilen Suudi Arabistan’dan gelen İslam karşıtı, AfD sempatizanı bir doktorun Noel pazarına düzenlediği saldırının üzerinden fazla bir süre geçmeden, 22 Ocak’ta bu kez Aschaffenburg’da psikolojik sorunları olduğu bilinen Afganistan’dan gelen bir mülteci iki yaşındaki bir çocuğu ve 41 yaşındaki bir adamı öldürdü. Seçimlere bir ay kala gerçekleşen bu saldırıdan sonra aşırı sağcılar, muhafazakârlar, sosyal demokratlar ve “muhafazakâr sol” Sahra Wagenknecht, mülteci düşmanlıklarında dozu arttırdılar.

AfD eş başkanı Alice Weidel, olaydan sonra CDU Başkanı ve Başbakan adayı Friedrich Merz de göçmenler ve mültecilere karşı açıktan birlikte çalışma çağrısında bulundu. Merz de 23 Şubat’ta yapılacak genel seçimlerden sonra başbakanlık koltuğuna oturur oturmaz illegal göçme mücadele konusunda yeni kararlar alacağını ilan etti.

Ancak Merz, mülteci düşmanlığını seçimlerde oya çevirmek için daha aceleci davrandı ve önümüzdeki hafta içinde meclise yeni bir yasa tasarısı getireceğini ilan etti. Tasarıda ilticası kabul edilmeyen mültecilerin kısa sürede sınırdışı edilmesi ve sınırlardan mülteci geçişini durdurma yer alacak.

Aşırı sağcı AfD, aylardır çağrısını yaptığı bu taleplere mecliste destek verecek. Daha önce aşırı sağcı partinin desteğiyle hiçbir yasal düzenleme yapmayacaklarını söyleyen Merz, şimdi Aschaffenburg saldırısını kullanarak AfD ile birlikte çalışmayı bir tabu olmaktan çıkarmaya hazırlanıyor. Konuyla ilgili AfD’nin desteğini reddeden bir açıklama yapmadı. Merz yaptığı açıklamada, “Eğer bir adım atmazsak yakında bir çocuk daha mezara girecek. Bu yüzden burada tekrar söylüyorum: Bugün taktiksel davranmanın zamanı değil” dedi.

Liberal AfD de, Merz’in getireceği düzenlemeye destek vereceğinin mesajını verdi. Her ne kadar üç partinin Federal Meclis’te çoğunluğu olmazsa da bağımsız dokuz üye veya BSW’nin destek vermesi durumunda öneri kabul edilebilir.

Başbakan Olaf Scholz da olay sonrasında yaptığı açıklamada iltica başvurusu kabul edilmeyen mültecilerin kısa sürede Almanya’yı terk etmelerine dair çalışmalar yaptıklarını söyledi. Daha önce de bu yönde değişik adımlar atılmıştı. Merz’in saldırıyı oy toplamak için kullanmasına tepki gösteren SPD Meclis Grubu başkanı Rolf Mützenich, Merz’in fiili olarak ülkeye giriş yasağı istediğini ve bunu kabul etmeyeceklerini söyledi.

TERÖRİST DEĞİL, PSİKOLOJİK HASTA

Aschaffenburg’daki saldırıdan sonra eyalet içişleri bakanı ve güvenlik girimleri tarafından yapılan açıklamalarda, saldırıyı düzenleyen Afgan mültecinin psikolojik tedavi gördüğü, kaldığı yerde kullandığı ilaçların bulunduğunu ifade ettiler. Ayrıca Afgan mültecinin terörist ya da aşırı radikal dinci olduğuna dair bir bilginin bulunmadığını da ifade ettiler.

Aschaffenburg’daki saldırıdan sonra Merz, Şubat ayındaki federal seçimlerden sonra şansölye seçilmesi halinde iltica politikasında geniş kapsamlı bir serleştirmeye gideceğini açıklamıştı.

PSİKOLOJİK HASTALARIN HANGİ KÖKENDEN OLDUĞU ÖNEMLİ Mİ?

Hem Magdeburg hem de Aschaffenburg’daki saldırıların ardından savaş ve kriz bölgelerinden Almanya’ya gelen mülteciler arasında psikolojik sorunların yüksek olduğu gerçeğini de bir kez daha tartışmaya açtı. Federal Mülteciler ve İşkence Mağdurları için Psikososyal Merkezler Çalışma Grubu“ (BAfF) tarafından 2024’te hazırlanan bakım raporuna göre, „Almanya’daki tüm mültecilerin yüzde 87’si savaş, zulüm veya zorla askere alma gibi potansiyel travmatik olaylar yaşamıştır“ tespiti yapılıyor. Bunların yaklaşık yüzde 30’u depresif bozukluklardan veya travma sonrası stres bozukluğundan etkilenmekte. BAfF, „Şiddet deneyimlerinin travma bozukluğuna yol açma derecesi büyük ölçüde kaçıştan sonraki yaşam koşullarına bağlıdır“ deniliyor. Bu kişilerin tedavi edilmesi ise genellikle erteleniyor. BAfF Care Report 2024’de bu durum şu şekilde tanımlanıyor: „Almanya’da mültecilerin ihtiyaç temelli sağlık hizmetlerine yeterli erişimi yok. Bunun nedenlerinden biri, mültecilerin yalnızca gelişlerinden sonraki ilk üç yıl içinde akut hastalıklar ve ağrılar için tıbbi tedavi alma hakkına sahip olmalarıdır” deniliyor. Almanya’da sığınmacıların tıbbi bakımı federal eyaletlerin sorumluluğunda. Bu nedenle de eyaletler yeterli kadar bütçe ayırmadıkları için tedavi olanakları da oldukça sınırlı kalıyor. (YH)

  

 Kaynak: Yenihayat.deRead More

Diyar21Haber
Kandilli son depremler listesi için TIKLAYIN
AFAD son depremler listesi için TIKLAYIN
DEPREM iLE iLGiLi HABERLER

CANLI SKOR

a