Müjdeler Olsun, Üç Aylar Geliyor!
Kutsiyet bakımından yeryüzünde bütün mekânlar birbirine eşit olmadığı gibi; zamanlardan her zaman da birbirine müsavi değildir. Bütün camileri Allah’ın evi biliriz. Ama Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksa ile yeryüzündeki herhangi bir cami, aynı değildir. Bir yıl içinde 365 gün var. Rabbimizin bize ömür olarak takdir ettiği her gün kıymetlidir. Ama belirli gün ve geceler hatta belirli aylar, idrak edilmesi gereken zamanlar olarak, diğer zamanlardan daha kıymetlidir. Üç aylar gibi.
Kâ’b bin Ucre (r.a.) anlatıyor: Peygamberimiz (s.a.v.) bir gün bize; “Minbere yaklaşın!” buyurdu. Biz de yaklaştık. Birinci basamağı çıktı; “Âmin!” dedi. İkinci basamağı çıktı, yine; “Âmin!” dedi. Üçüncü basamağı çıktı, aynı şekilde; “Âmin!” dedi. Minberden indiğinde: “Yâ Resûlallâh! Bugün sizden, daha önce işitmediğimiz şeyler duyduk. (Bunun hikmeti nedir?)” diye sorduk. Şöyle buyurdular: “Cebrail (a.s.) bana göründü ve: “Ramazan’a erişip de günahları affedilmeyen kimse rahmetten uzak olsun!” dedi. Ben de Âmin! dedim. İkinci basamağa çıktığımda: “Senin ismin yanında zikredilip de sana salavat getirmeyen kimse rahmetten uzak olsun!” dedi. Ben de Âmin! dedim. Üçüncü basamağı çıktığımda: “Anne-babası veya ikisinden birisi yanında yaşlanıp da (onları razı ederek) cenneti kazanamayan kimse rahmetten uzak olsun!” dedi. Ben de Âmin! dedim.”[1]
RAMAZAN AYI FIRSATLAR AYIDIR
Her yıl ramazan ayına ulaştığımızda Rabbimize hamd ederiz. Çünkü Ramazan ayı onbir ayın sultanıdır. İçerisinde bin aydan daha hayırlı Kadir Gecesini barındırır. Orucuyla, iftarıyla, sahuruyla, teravih ile ayrı bir şölendir Ramazan ayı. Olağanüstü bir fırsattır, Rabbine yakınlaşmak isteyen kullara. Gündüz, oruçla ezilen nefisler; teravih namazı ve sahurla daha da hizaya getirilir. İnfak, zekât, yardımlaşma, kardeşlik hukuku diğer zamanlardan daha başka anlaşılır ve idrak edilir.
ÜÇ AYLARI BİR BÜTÜN OLARAK DEĞERLENDİRMEK
Biz genelde Ramazan ayına ve Ramazan Bayramına odaklanırız. Ama Ramazan ayı, yalnız gelmez. Kardeşleriyle beraber gelir. Önce Rabbimizin ayı Receb-i Şerif gelir. Ardından Peygamberimizin ayı Şaban-ı Şerif gelir. Ve ardından Efendimiz’in (s.a.v.) ümmetimin ayı olarak ifade ettiği Ramazan-ı Şerif gelir. Tabir yerinde ise Ramazan ayı tek başına gelmez. Adeta paket program olarak gelir. Üç aylar olarak tabir edilen, Recep, Şaban ve Ramazan ayını bir bütün olarak değerlendirebilmek, çok keyifli, çok kıymetli ve çok bereketli bir yaklaşım olur.
ÜÇ AYLARI NASIL KARŞILIYORUZ?
Rabbim ömür verdiyse şayet önce Recep, sonra Şaban ve sonra da Ramazan ayı gelecek ve geçecek. Tıpkı gündüzün ardından gece karanlığı, her geceden sonra da sabah aydınlığı geldiği gibi. Yani dünya dönüyor, günler birbirini kovalıyor. Aylardan sonra yeni aylar ve yıllardan sonra yeni yıllar geliyor. Ve her yılın sonunda biz bir yıl daha yaş almış oluyoruz. Rabbimizin takdiri ile her yıl üç aylar geliyor ve geçiyor. Tıpkı diğer ayların gelip geçtiği gibi. Ama asıl mesele bambaşka dostlar. Asıl mesele, rahmet dolu, bereket dolu, feyiz dolu bu üç aylar gelip geçerken bizlerin ne yaptığıdır. Bu kıymetli misafirleri, nasıl karşılıyoruz? Nasıl ağırlıyoruz ve nasıl uğurluyoruz? Hesap gününde bizden razı olduklarını mı ifade edecekler yoksa şikâyetçi mi olacaklar?
Evimize kıymet verdiğimiz bir misafir gelecek olduğunda üç beş saatlik zaman paylaşımı için, bir dünya hazırlık yaparız. Hele özel bir misafir ise ne ikram edeceğimizi, nasıl rahat ettireceğimizi, nasıl ağırlayacağımızı şaşırırız. Aman misafirimiz evimizden hoşnut ayrılsın diye kılı kırk yararcasına diken üstünde oluruz. Gönülden değer verdiğimiz dostlarımıza biz misafirliğe gidiyorsak, onu mutlu edecek hediyelerle gitmeye özen gösteririz. Kıymetli dostlara kıymetli hediyeler götürmeye çalışırız. Eli boş gitmek ise hiç istemediğimiz bir durum olur.
ÜÇ AYLAR SADECE EVİMİZE GELMEYECEK!
Kıymetli misafirlerimiz Recep, Şaban ve Ramazan yaklaşıyor. Üç aylar sadece evimize gelmeyecek. Bedenimize, kalbimize, ruhumuza gelecek. Hayatımıza, yaşadığımız her yere gelecek. O halde bu kıymetli misafirlerimizi nasıl karşılayalım. Nasıl ağırlayalım ve nasıl uğurlayalım? Ne yapalım ki bizden razı olsunlar?
Evvela bu kıymetli misafirlere ulaşacak olmanın güzel umudu yüreğimize düşecek. Üç aylar geliyor diye sevinmek, imandandır. Efendimiz (s.a.v.): “Kim Ramazanın gelmesiyle sevinirse Allah ona cehennemi haram kılar” buyuruyor. Haşa üç ayların gelişinden dolayı şikâyetçi olmak, oruçtan teravihten zorlanıp mızmızlanmak da imanî bir durumdur. Bu durumda belki tekrar iman etmemiz gerekir. Çünkü Müslüman, üç aylardan şikâyetçi olmaz, olamaz.
KALBİMİZİ AÇARAK DUA ETMELİYİZ
Diğer zamanlarda ihmal etmediğimiz ibadetlerimizi, üç aylar içerisinde daha yoğun ve daha içtenlikle icra etmeliyiz. Rabbimize naz ve niyazla bol bol dua etmeliyiz. Furkan suresi 77. ayette Rabbimiz mealen: “De ki: “İbadetiniz (duanız) olmasa Rabbim size ne diye değer versin?” Ey inkârcılar! Yalanladığınız için, azap yakanızı bırakmayacaktır.” buyuruyor. Rabbimize sadece ellerimizi değil; bütün benliğimizi, kalbimizi açarak dua edeceğiz.
İBADETLERDE ÖZEN
Günlük koşuşturmalar içinde yarım yamalak yerine getirmeye çalıştığımız farz ibadetlerimizi, daha özenli eda etme gayreti içinde olacağız. Farzları yerine getirdikten sonra yapabildiğimiz kadar nafile ibadetlere yöneleceğiz. Yöneleceğiz ki, misafire özel bir tutum içinde olalım. Misafiri razı edecek tavır sergileyelim.
HELALİNDEN KAZANACAĞIZ!
Çalışacağız. Helalinden kazanacağız ve helal yerlere harcayacağız. Rızkımızı nasıl kazandığımız sorulacağı gibi; kazandığımızı nereye harcadığımızın da sorulacağı idraki ile hareket edeceğiz. Biriktirdiklerimizin değil; Rabbimizin rızası uğruna harcadıklarımızın, paylaştıklarımızın bizim olacağını unutmadan tasadduk edeceğiz. Sadece kendimizi ve hanemizi düşünmeyeceğiz. Bir evin tuğlaları gibi olmamız gereken Müslüman kardeşlerimiz için, hem kavli hem fiili dua edeceğiz. Allah için savaşan, evinden yurdundan ve canından koparılarak şehadete koşan Müslüman kardeşlerimiz için yapabildiğimiz ne varsa… Bu aylarda daha fazlasını yapmaya özen göstereceğiz.
ARZIN MERKEZİNE MİSAFİR OLMAK
Gece hayatına biraz daha fazla zaman ayıracağız. Kim demiş Müslümanın gece hayatı olmaz diye! Gündüz rızkımızı kazanma gayreti içindeyken; gecelerin tamamını uyku halinde değil, namaz, niyaz ve secde halinde olmaya çalışmalıyız. Yaptığımız günahları hatırlayıp, onlar için tevbe istiğfar ederek Rabbimizden özür ve af dilemeliyiz. İmkânlarımızı zorlayarak, üç aylar içerisinde arzın merkezine misafir olma çabası içinde olmalıyız. Üç aylarda, bir umre ziyareti muhteşem olmaz mı?
Yaşadığımız fani âlemde, bir fani gibi yaşayabilmek. Fani âlemde, baki kalacakmışız gibi bir hisse kapılmadan; O’ndan geldiğimizi ve yine O’na döneceğimizi unutmadan, sadece O’na kul olmaya özen göstermek… Ve finalde Müslüman, Mü’min ve Muvahhid olarak emaneti teslim edebilmek.
*yusufyesilkaya@gmail.com
[1] Hâkim, IV, 170/7256; Tirmizî, Deavât, 100/3545.
Müjdeler Olsun, Üç Aylar Geliyor! yazısı ilk önce CAMİA HABER üzerinde ortaya çıktı.
Kaynak: CamiaHaber.Com Read More
Kandilli son depremler listesi için TIKLAYIN
AFAD son depremler listesi için TIKLAYIN
DEPREM iLE iLGiLi HABERLER
CANLI SKOR