Modern Dünyada Şahsiyet İnşası

modern-dunyada-sahsiyet-insasi

Modern Dünyada Şahsiyet İnşası

Bu hafta Cuma sohbetin konuğumuz Bismil İlçe Müftüsü Dr. Enver Polatoğlu kendisi ile Modern Dünyada insanın varlığı, insanı üstün özelliklerle donatan ve insana önemli sorumluk yüklemesi Kur’an ve Sünnet, çerçevesinde üzerinde durduk.

Modern Dünyada Şahsiyet İnşası

Mehmet Zeki Özer özel

İnsan, yeryüzü sahnesine gönderilmiş en kıymetli varlıktır. Onu üstün özelliklerle donatan yüce Allah, aynı zamanda kendisine önemli sorumluluklar yüklemiştir. Şahsiyetin inşası temelde imanla başlar. İman kişiyi ebedî huzura ulaştıran bir teslimiyetin adıdır.  İslam özelde insana ve genelde topluma fayda getiren konuları tavsiye etmiş, zararlı olan davranış ve ifadelerden kaçınılmasını emretmiştir. Dinin esasını oluşturan Kur’an ve Sünnet, şahsiyetin çerçevesini de belirlemiştir. İlahî ve nebevî bir özden neşet eden bu iki kaynak, Müslüman bireyler ve tüm toplumlar için en temel referans kaynaklarıdır.

Günümüz dünyasında değerlerimizin pek çoğunun aşındığına şahit olmaktayız. Buna bağlı olarak toplumsal sorunların ve tatminsizliklerin giderek artması, adeta bir kaosa neden olmaktadır. Bu durumu müsbet anlamda çözmenin yegâne yolu, fıtrata uygun ilkelerin hayata geçirilmesidir.

Şahsiyetin inşası dinin genel esasları bağlamında şekillenmektedir. Çünkü İslam hem duygu, düşünce ve davranışlarımıza yön verir, hem de sağlıklı bir kişilik inşa etmemiz noktasında belli ilke ve esaslar koyar. Aile hayatı, akrabalık, komşuluk, arkadaşlık vb. ilişkiler ilâhî nizama ve İslam’ın esaslarına uygun bir şekilde düzenlenir, içtimaî düzen bununla sağlanır. Doğumdan ölüme kadar hayatın tamamı bu esaslar bağlamında şekillenir. Özellikle erken yaşlarda çocuklara kazandırılan şahsiyet eğitiminin bu anlamda büyük önemi bulunmaktadır. Mesela yedi yaşındaki bir çocuğa namazın yavaş yavaş öğretilmesinin talep edilmesi, Allah Resûlü’nün erken yaşlarda çocuklara kulluk bilincini kazandırmada ne kadar hassas olduğunu göstermektedir.

Müslümanın tarifini yapan Peygamber Efendimiz (sas); “Müslüman, diğer insanların dilinden ve elinden salim olduğu (zarar görmediği) kimsedir…” (Buhari, İman, 4) şeklinde beyan etmiştir. Bu tarife göre şahsiyet bakımından Müslüman zamana ve zemine göre değil, İslam’ın izzet ve şerefine göre davranır. O, hiçbir zaman Allah’tan başkasını ilah yerine koymaz. Allah’a karşı sorumlu bir varlık olduğunu unutmaz. Kulluğun gereğini yerine getirmek için çaba sarf eder. Haksızlığa, şiddete ve zulme asla rıza göstermez. Kendisi için faydalı gördüğünü mümin kardeşi için de ister. O merhametlidir, düşüncelidir. Kalbinden kötülük geçirmemeye ve toplumda iyiliğin yaygınlaşmasına özen gösterir. Hayır yolunda adım atarak topluma öncülük eder. İsraf etmediği gibi cimrilik te yapmaz. Şahsiyetli Müslüman Allah’ın yasaklamış olduğu her türlü günahtan şiddetle kaçınır. Onun dünyasında içki, kumar, fuhuş, yalan, hile, iftira, gıybet, zan, dedikodu, kusur araştırmak, teşhircilik gibi olumsuz davranışlar olmaz. O, hayatını istikamet üzere inşa eder. Özüyle ve sözüyle insanlara güven verir. Kardeşlik hukukuna önem verir. Toplumun derdiyle dertlenir. Yetimin ve yolda kalmışın yardımcısı olur. Anne-babaya itaati büyük bir görev addeder. Komşusu açken huzuru ve uykusu kaçar. Adaletlidir, merhametlidir, şefkatlidir.

Müslüman şahsiyetinin oluşumunda ibadetlerin çok önemli fonksiyonları vardır. Müslüman, namaz ile günde beş defa ilâhî huzura varıp ahdini yeniler. Oruç sayesinde nefsânî arzularını yenerek gerçek bir tefekkür bilincine ulaşır. Zekât ile mala karşı aşırı hırs ve tutkusunu sınırlandırır. Hac ibadetiyle de âdeta ahiretin gerçek bir provasını yaparak asıl hayatına hazırlık yapmaya başlar. Hayatının tamamını güzel ahlak anlayışıyla donatır. O, tek başına bedenin değil, ruhun da manevi besin ile gıdalanmaya muhtaç olduğunu bilir.

Müslüman şahsiyetin en büyük örneği ve önderi Hz. Peygamber Efendimiz (sas)’in hayat anlayışıdır. Zira onun ahlakı Kur’an’la şekillenmiştir. Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de; “Andolsun! Allah’ın Resulünde sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman ve Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.” (Ahzâb, 21) buyurarak, Peygamberin yaşantısının Kur’an’ın mücessem hali olduğunu beyan etmiştir.

Şahsiyeti oluşmuş insan söz ve davranışlarıyla dikkat çeker. Yüce Kur’an’ın ifadesiyle;  “Rahmân’ın has kulları yeryüzünde vakarla yürürler. Cahiller onlara laf attıkları zaman, “selâm” deyip geçip giderler.” (Furkân, 63) Bu sebeple onlar boş ve yersiz işlerle meşgul olmaz, üslup bilmeyenlerin seviyesine inmez ve vakarlarını muhafaza ederler. Onlar sadece Allah’ın razı olduğu işlerle meşgul olurlar.

Yüce Allah Kur’an’da; “Allâh’ın boyası ile boyanın. Allâh’ın boyasından daha güzel boyası olan kimdir?” (Bakara, 138) şeklindeki ilâhî fermanla her türlü şahsî benlikten sıyrılarak, gerçek şahsiyetin inşasına yönelmeyi emretmiştir. Müslüman eline, diline, beline ve gözüne sahip olur. Onun hayatı bir düzen ve bir program dâhilinde ilmin ve tefekkürün gölgesinde devam eder. Şahsiyetli Müslümanın dünyasında tenlerin, ırkların, bölgelerin ve cinsiyetlerin farkı yoktur. O her insana rahmanın kulu nazarıyla bakar. Sadece bakmakla kalmaz görür, hisseder, düşünür ve anlamaya çalışır. Bu sebeple sorumluluk sahibi Müslüman sosyal hayatın içinde var olup toplumsal meselelerde de çok duyarlıdır. Çevrenin temiz ve düzenli olmasına, trafiğin sağlıklı işlemesine, kaide ve kuralların işlevsel olmasına önem verir. O her daim hareket halindedir. Üretir, yapar, düzenler, ortaya koyar. Yol gösterir, istişare eder, çözüm bulur, fikir sunar. Kısaca modern dünyanın cazibesine kapılmadan, hem dünyayı yaşanılır kılmaya, hem de ahiretin ebedî huzuruna talip olur.

Kaynak: GuneydoguGuncel.Com

Diyar21Haber

 

Kandilli son depremler listesi için TIKLAYIN
AFAD son depremler listesi için TIKLAYIN
DEPREM iLE iLGiLi HABERLER

CANLI SKOR