KUR’AN’I KERİM’DE İNFAK ÖRNEKLERİ

kur-an-i-kerim-de-infak-ornekleri

KUR’AN’I KERİM’DE İNFAK ÖRNEKLERİ

Güneydoğu güncel gazetesinin her Cuma sohbetleri değişik konular ve konukları ile gündem oluşturmaya devam ediyor.
Bu hafta Cuma sohbetimizin konuğu Diyarbakır İl Müftü Yardımcısı Mehmet Sani AKIN ile infak üzerinde durduk. İnfak nedir, İnfakın önemi, infak edilen veya dağıtılan malın kalitesi, infakın ve yardımın kimlere verilir konuların sorduk Diyarbakır il müftü yardımcısı Mehmet Sani AKIN cevapladı.

KUR'AN'I KERİM’DE İNFAK ÖRNEKLERİ

Mehmet Zeki ÖZER Özel

Sözlükte “tükenmek, tamamlanmak, son bulmak” mânasındaki nefk kökünden türetilen infâk kelimesi, Dinî-ahlâkî bir terim olarak da “Allah’ın hoşnutluğunu elde etme amacıyla kişinin kendi servetinden harcama yapması, muhtaçlara aynî ve nakdî yardımda bulunması” demektir. Bu bakımdan infak, farz olan zekâtı ve gönüllü olarak yapılan her çeşit hayrı içermektedir.

İnfak ve tasaddukta dikkat edilmesi gereken hususlar;

1) İnfak ve tasadduk gösterişten uzak, yalnız Allah rızâsı için yapılmalıdır.

2) İnfakta bulunan kişi onu alıp kabul edenin onurunu zedeleyecek davranışlardan kaçınmalıdır.

3) Yapılan yardım en iyi ve en kaliteli mallardan seçilmelidir.

4) İnfakın yerine ulaşması için gerçek ihtiyaç sahipleri tesbit edilmelidir.

Kur’an’ı Kerimin birçok Ayet-i Kerimesinde, Allah yolunda harcamaya teşvik edilirken; aynı zamanda başa kakmak, incitmek ve gösteriş yapmak gibi iyilikleri ve amelleri yok eden hasletlerden de sakınmayı emrediyor. Bu hususlarla ilgili de dört beliğ örnek verilmektedir.

BİRİNCİ ÖRNEK:  “Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yedi başak bitiren ve her başakta yüz tane bulunan bir tohum gibidir. Allah, dilediğine kat kat verir. Allah, lutfu geniş olandır, hakkıyla bilendir”. (Bakara 261)

Bu ayet’i kerimede sadece Allah rızası gözetilerek yapılacak harcamanın ahiretteki karşılığının örneği, yedi başak bitiren ve her başakta yüz tane bulunan bir tohum tanesi gibidir. Bu şekilde yapılan infakın ahiretteki karşılığı bire yedi yüz veya daha fazladır.

İKİNCİ ÖRNEK:  “Ey iman edenler! Allah’a ve ahiret gününe inanmadığı hâlde insanlara gösteriş olsun diye malını harcayan kimse gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve gönül kırmak suretiyle boşa çıkarmayın. Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan ve maruz kaldığı şiddetli yağmurun kendisini çıplak bıraktığı bir kayanın durumu gibidir. Onlar kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah, kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez”. (Bakara 264)

Bu ayet’i kerimede ise, mallarını Allah yolunda harcamasına rağmen minnet ve eziyet ederek amelini boşa çıkaranlar örneklendirilmiş. Tıpkı Allah rızasını gözetmeksizin, ahiret sevabını ummaksızın,  gösteriş yapmak için infak yapanlar gibi. Bunların da misali üzerinde biraz toprak bulunan ve maruz kaldığı şiddetli yağmurun kendisini çıplak bıraktığı bir kayanın durumu gibidir. Şiddetli yağmurun kaya üzerindeki toprağı silip süpürdüğü gibi minnet, eziyet ve gösteriş de sevapları silip süpürür.

ÜÇÜNCÜ ÖRNEK: “Allah’ın rızasını kazanmak arzusuyla ve kalben mutmain olarak mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yüksekçe bir yerdeki güzel bir bahçenin durumu gibidir ki, bol yağmur alınca iki kat ürün verir. Bol yağmur almasa bile ona çiseleme yeter. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir.” (Bakara 265)

Bu ayet’i kerimede ise Allah’ın rızası uğruna gönül hoşnutluğuyla yapılan infakın karşılığı bol yağmur veya bir çiselemeyle bile bol bol ürün veren yüksek yerdeki bahçe gibidir. Bu bahçenin bol ürün vermesi için nasıl ki bir çiseleme bile yeterliyse,  aynı şekilde o muazzam sevabı elde etmek için az bir infak bile yeterlidir. Yeter ki yapılan infak, Allahın rızasını kazanma uğruna ve gönül hoşnutluğuyla yapılsın.

DÖRDÜNCÜ ÖRNEK: “Herhangi biriniz ister mi ki, içerisinde her türlü meyveye sahip bulunduğu, içinden ırmaklar akan, hurma ve üzüm ağaçlarından oluşan bir bahçesi olsun; himayeye muhtaç çocukları var iken ihtiyarlık gelip kendisine çatsın; derken bağı ateşli (yıldırımlı) bir kasırga vursun da orası yanıversin? Allah, düşünesiniz diye size ayetlerini böyle açıklıyor.” (Bakara 266)

Bu ayet’i kerimede de infak edilirken minnet ederek, inciterek ve başa kakarak yapılan harcamaların sevabının nasıl yok olacağını örneklendiriyor. Şöyle ki içerisinde her türlü meyvenin olduğu, içinden ırmakların aktığı, hurma ve üzüm ağaçlarından oluşan bir bahçeye sahip olan birini düşünün.  İhtiyarlık gelip çatıyor. Muhtaç çocukları da var. İhtiyacının en fazla oldu bir zamanda, içinde ateş olan bir kasırga, bahçeyi vurup yakıyor.  Aynı şekilde ahirette kişinin en zor durumda, salih bir amele en çok ihtiyaç duyduğu bir zamanda,  kişinin kendince bir Salih ameli var. Ancak içerisine minnet, eziyet ve riya katılmıştır.   İşte bu kötü hasletler, tıpkı içinde ateş olan kasırganın bahçeyi yok etmesi misali, amellerini yok edip bitirecektir. Bahçeden eser kalmadığı gibi, salih amelden de eser kalmaz. Minnet, eziyet ve gösteriş, içerisinde ateş olan kasırga misali infaktan hasıl olacak sevabı yakıp kül edecektir.

Şunu iyi bilmeliyiz ki malımızın içindeki zekat miktarı bizim değildir. İhtiyaç sahibinin malımızın içindeki payıdır. Zira Yüce Allah’ın ihtiyaç sahibine bizim üzerimizden takdir ettiği miktarın adıdır zekat.

Üzerinden bir yıl geçen 80.18 gr altın değeri veya üzeri bir miktara sahip olan biri aslında bunun sadece %97.5’ine sahiptir. Geriye kalan %2.5 fakirin, muhtacın kendi malı içindeki payıdır. Tıpkı 40 koyuna sahip olanın aslında 39’una sahip olduğu gibi. Kalan bir tanesi ise ihtiyaç sahibinin kendi malı içindeki payıdır, sahibine verilmelidir. Aksi takdirde onun hakkına el koymaktır, gasp etmektir.

Yüce Allah, rızası uğruna yapılacak infakları nasip eylesin. Amellerimizi riyadan gösterişten, infaklarımızı minnet ve eziyetten uzak eylesin.

Kaynak Haber: GuneydoguGuncel.Com

Diyar21Haber

 

Kandilli son depremler listesi için TIKLAYIN
AFAD son depremler listesi için TIKLAYIN
DEPREM iLE iLGiLi HABERLER

CANLI SKOR