Bilim & Teknoloji D21

Nothing logosu değişti! Carl Pei kafayı yedi!

D21 Türkiye Yerel Haber

İş Bankası ilk turizm şubesini Antalya’da açtı

D21 Türkiye Yerel Haber

İzmir’de Tarihi Yolculuk: Ünlü Tarihçi Dr. Oktay Özel ile Söyleşi

D21 GÜNCEL

MHP’de üç milletvekili istifa etti

D21 Türkiye Yerel Haber

Bodrum’da Kuryeye Şiddet: Araçla Çarpma ve Darp Olayı Güvenlik Kamerasında

D21 Türkiye Yerel Haber

Türkiye’de kaç Suriyeli var? Ali Yerlikaya açıkladı

D21 DÜNYA POLiTiKA & SiYASET

MHP’li vekillerin istifa gerekçesine PolitikYol ulaştı: VIP altın kaçakçılığı

D21 EĞiTiM GÜNCEL SAĞLIK

Acun Ilıcalı ve TV8’e Yasa Dışı Bahis Soruşturması!

D21 GÜNCEL

Yenidoğan Çetesi Davasında 3. Gün

D21 GÜNCEL

İbrahim Kalın’dan CHP ziyareti

D21 Türkiye Yerel Haber

Tıra çarpan minibüs kağıt gibi ezildi: 2 yaralı

D21 Türkiye Yerel Haber

Sevgilisini sokak ortasında öldüren şahıs tutuklandı

D21 Türkiye Yerel Haber

Antalya’da FETÖ operasyonunda 22 gözaltı

D21 GÜNCEL

MHP’de üç milletvekilinin istifası kabul edildi

D21 SPOR

SL Benfica-Beşiktaş basketbol maçı ne zaman, saat kaçta ve hangi kanalda?

D21 Türkiye Yerel Haber

Gelibolu’da Tarihi Keşif: 50 Çanakkale Savaşı Top Mermisi Bulundu

D21 Türkiye Yerel Haber

Samsun’da 4 firari hükümlü yakalandı!

D21 DiYARBAKIR YEREL HABER

Beşiktaş Uygulamasını Tanıttı: BJK SuperApp! Ne işe yarıyor?

D21 DiYARBAKIR YEREL HABER

Diyarbakır’da binleri ekrana kilitleyen maç! Ring kızına mesaj yağdı

D21 DiYARBAKIR YEREL HABER

Diyarbakır’da sağanak etkisiyle trafik aksadı

Atilla Keskin*

Son yıllarda özellikle on iki Eylül darbesine ilişkin birçok roman ve anı yazıldı. Ali Rıza Orman’ın “Film Koptu” kitabı da aynı süreci anlatan bir cezaevi romanı. Ne var ki; şimdiye kadar yazılanlardan çok farklı bir roman. Bu tür anı ve romanlarda cezaevlerindeki baskılara, işkencelere karşı direniş anlatılır genellikle. Film Koptu da bir cezaevi direnişinin romanıdır.

Ama salt bir direnişin romanı değil okuyacaklarınız. Cezaevinde ve dışarıdaki anlatılan ilginç olaylar zincirinin dışında; insana, yaşama, doğaya, duygulara ilişkin derin felsefi tartışmaların olduğu bir roman bu. Yazar, felsefi düşüncelerini roman kahramanlarının ağzından dile getirerek, okuyucuyu da düşünmeye ve tartışmaya yönlendirmektedir.

Roman yazarın doğup büyüdüğü ve hâlâ sevgiyle, dostlukla bağlı olduğu Binboğa’ların eteğindeki köyünün anlatımıyla başlıyor. Ama sıradan bir anlatım değil bu… Çok ama çok ustaca betimlenmiş bir Binboğalar anlatımı. Biliyorum Orman, resim sanatıyla da ilgili ve resimler de yapıyor. Ve öylesine bir Binboğalar betimlemesi ki yazdıkları, rengarenk çiçekleri, karlı dağları, kağnıları, insanları, yıldızları, bağı bahçesiyle bir resim çiziyor bu anlatıda. Salt resim de çizmiyor. Aynı zamanda en duygulu, en neşeli, en külhani müzikleri, türküleri de dinliyorsunuz okurken.

Daha sonraki bölümlerde romanın baş kahramanı Kemal’in okuduğu kasabayı, belli ki birbirine sımsıkı sevgi bağlarıyla bağlı ailesini ve arkadaş çevresini okuyoruz.

Yazar çocukluğundaki bir anısını dile getirirken:“Erik ağacı bize ihanet etmezdi. Kim bilir belki de herkesin hikâyesinde bir erik ağcı vardır.“diyor. Niye böyle dediğini kitabı okuduğunuzda anlayacaksınız.

Daha sonra yüksek okul günleri… romanımızın kahramanı artık Ankara’da ve devrimci kavganın içindedir.

Bir gösteri de yanındaki arkadaşı silah kullanır ve karşı taraftan bir insanın ölümüne neden olur. Çekilen resimlerde silah Kemal’in elinde gibi gözüktüğü için cinayet suçlusu olarak aranmaya başlanır ve sonunda yakalanıp cezaevine atılır. Ama silahı kullananın başkası olduğunu açıklamaz.

Cezaevindeki günleri bir derviş sabrıyla geçmektedir. “Umutsuz olmuyordu içeride. Umut yoksa gerçek de yoktu hayal de. Gerçek ne olursa olsun ona uygun hayaller hep vardı“ diyor Kemal. Sevdiği Hülya’nın yazdığı satırlara, cümlelere sığmayan sevgisini dile getirdiği tekrar tekrar okuduğu mektupları direnme gücü vermektedir Kemal’e.

İnsan garip şeyler özler cezaevinde. Kemal; “Kızarmış kestane tadında yaşamak isterdim“ derken, mutlu, sevecen ailesini anımsıyor sık sık.

Herkes geleceğinin güzel olmasını ister. Ve biz geleceğin ipuçlarını bazen bir şiirin mısralarında, bazen yeşil bir dalın ucundaki çiçekte, bazen bir gülüşün dalgın derinliğinde, bazen de yaşanan anlarda buluruz. Lakin asıl bilmemiz gereken şey şu ki, kimse dalından elma koparıp verir gibi vermiyor geleceği.“

Süreci ve devrimci çalışmaları felsefi bir içerikte açıklamaktadır yazar.

Nedir insanın içeride en çok ihtiyaç duyduğu şeylerden birisi? Elbette doğa. İyi de dört bir yanın beton duvarlarla çevrildiği bir cezaevinde bu doğa ilişkisi nasıl kurulabilir.

Çiçek yetiştirerek,“ der içlerinden birisi.

O günden sonra artık, ‚derin‘ teorik tartışmaların yerini bu işin nasıl kotarılacağının planları öne çıkar. Dışarıdan gelen elbiselerin ceplerinde, yakalarında çiçek tohumları getirilirse, yoğurt kaplarında çiçek yetiştirmek olasıdır. Bu konuda en bilgili olan liseli bir genç olan Suat’tır. Suat çiçek konusu gündeme gelinceye kadar hep sessiz kalan; tartışmalara katılmayan ve hep bir şeyler öğrenmeye çalışan bir gençtir. Şimdi ise öğreten ve öne çıkan bir bilgedir artık. Evinde annesi envaiçeşit çiçek yetiştirdiği için ona yardımcı olan Suat bu konuda çok bilgilidir. Tohumlar gelip yoğurt kaplarında çimlendirilmeye başlandıktan sonra artık herkes Suat’ın önerilerini dikkate almaktadır.

Çiçek yetiştirmek artık yaşama içeride dört elle sarılmanın yöntemiydi. Yaşamın anlamını belirleyen çiçek tohumlarıydı artık.“

Ne var ki, her türlü güzelliğin düşmanı zorbalar çiçek yetiştirilmesini de hoş görmediler. Çiçekleri toplamak için koğuşlara baskın yapmaya karar verirler. Ama ciddi bir direnişle karşılaşırlar. O güne kadar hep geri planda kalan genç Suat şimdi bir önderdir. Çiçeklerini teslim etmemek için en önde o direnir.

İdareyle yapılan pazarlıklar sonucu çiçeklerin bir kısmı toplanır, bir kısmı ise yetiştirilmeye devam edilir. Kemalin sevgilisi Hülya, Kemal’e menekşe tohumları getirmiştir. Ama zorbalar yeni yapraklanan menekşeleri de toplarlar.

Koğuşlarda, yaşama, direnmeye, doğaya, sosyalizme ilişkin tartışmalar devam eder. Yazar bu konularda hep felsefi bir açılımı kitabında dile getirir.

Kitabın sonunda Kemal’in insan öldürmediği anlaşılınca serbest bırakılır. Ve kahramanımız çok özlediği “kızarmış kestane tadındaki yaşantısına“ kavuşur.

* Yazar

Kaynak: Yenihayat.de

Read More

Kandilli son depremler listesi için TIKLAYIN

AFAD son depremler listesi için TIKLAYIN

DEPREM iLE iLGiLi HABERLER - TIKLA ve OKU

Leietaker- og utleierspenninger eskalerer i…

Leietaker- og utleierspenninger eskalerer i Alanya: overraskende krav I Alanya…

  Kasım 10, 2024

Nordmann bosatt i Alanya funnet…

Nordmann bosatt i Alanya funnet død i sitt hjem En…

  Kasım 4, 2024

En safarisjåfør som ikke blir…

En safarisjåfør som ikke blir lei av Alanya Mens safarisjåføren…

  Kasım 4, 2024

Forferdelig ulykke i Alanya: Kvinne…

Forferdelig ulykke i Alanya: Kvinne dør mens hun prøver å…

  Kasım 2, 2024

Alanya opplever sin verste sesong:…

Verste sesong: Handelsmenn vil slutte i jobben! Det eneste håpet…

  Ekim 10, 2024

Gendarmeri-sjåfører i Alanya tilga ikke

Gendarmeri-sjåfører i Alanya tilga ikke I søknaden utført av gendarmeriet…

  Eylül 20, 2024

Upassende bilde på Alanya Ulaş-stranden

Upassende bilde på Alanya Ulaş-stranden En hendelse som fant sted…

  Eylül 20, 2024

2 turister på den veltet…

2 tyske turister på den veltet motorsykkel ble skadet I…

  Eylül 5, 2024

Bir yanıt yazın