KIŞ ENFEKSİYONLARINDAN KORUNMAK İÇİN 7 ETKİLİ ÖNERİ!

kis-enfeksiyonlarindan-korunmak-icin-7-etkili-oneri

KIŞ ENFEKSİYONLARINDAN KORUNMAK İÇİN 7 ETKİLİ ÖNERİ!

Burun akıntısı, birbiri ardına gelen hapşırıklar, hafif bir öksürük, boğazda kaşıntı, halsizlik, soluk alırken zorlanma gibi şikayetler kışın olağan hallerinden sayılıyor. Çünkü havaların giderek soğuması hastalıkları, özellikle de üst solunum yolu enfeksiyonlarını arttırıyor.

Öyle ki yetişkinler yılda ortalama 2 ila 4 kez, çocuklar ise 5 ila 8 kez üst solunum yolu enfeksiyonu geçiriyor. Nüfusun yüzde 30’unun yılda en az bir kez üst solunum yolu enfeksiyonu geçirdiği bilgisi ise toplumun ne kadar büyük bir kesiminin bu hastalıklardan etkilendiğini gözler önüne seriyor. Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Kenan Çekem, havaların soğumasıyla birlikte kış aylarında görülme sıklığı artan enfeksiyon hastalıklarını “Nezle (soğuk algınlığı), grip (influenza), farenjit (yutak-geniz iltihabı), larenjit (ses telleri-gırtlak iltihabı), sinüzit, astım, bronşit, pnömoni (zatürre) ve otit (orta kulak iltihabı)” olarak sıralıyor. Bu hastalıkların kış aylarında daha yaygın görülmesinin nedenlerine değinen İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Kenan Çekem, “Soğuk hava virüslerin kendi koruma tabakalarını kalınlaştırarak dirençli ve güçlü hale getiriyor. Soğuk havalarda vücut mekanizmalarımız burun, hava yolları ve akciğerler gibi solunum sistemimizi daha zor ısıtıp nemlendiriyor. Bu da virüslerin tutunmasını kolaylaştırıp vücuttan atılmasını zorlaştırıyor” diyor. Ayrıca kışın vücut hareketleri, metabolizma gibi fonksiyonların yavaşlaması ile beslenme düzeninin daha tatlı, yağlı, kalorili, sağlıksız gıdalara yönelmesi de vücut direncini düşürüyor ve bağışıklık sistemini daha savunmasız bir hale getiriyor” diyor.  İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Kenan Çekem, kişisel olarak alacağımız önlemlerle bu enfeksiyon hastalıklarından büyük oranda korunabileceğimizi söylüyor.

Ellerinizi sık sık yıkayın

Özellikle burun ile ağız teması, hapşırma, mendil kullanma sonrası, tokalaşma sonrası, yemek öncesi olmak üzere, eller usulüne uygun şekilde sık sık yıkanmalıdır. Yıkama, elleri sabunla en az 15-20 saniye ovalayarak ve yavaşça suyla durulayarak yapılmalıdır. Arada burun ve boğaz da suyla hafifçe temizlenip gargara yapılmalıdır. El yıkamanın mümkün olmadığı zamanlarda dezenfektan kullanılmalıdır.

Maske kullanın

Özellikle hasta olan bireyler başta olmak üzere, kalabalık ortamlarda hem kendimizi hem de çevremizi korumak amacı ile maske takılmalıdır. Maske virüslerin yayılımını engellemede çok önemlidir.

Teması azaltın

Salgınların arttığı dönemlerde zorunlu olmadıkça seyahat, gezi ve ziyaretler yapılmamalı, tokalaşma-öpüşme ve sarılma gibi sosyal temaslardan kaçınılmalıdır. Zorunlu olmadıkça kalabalıktan, özellikle hasta bireylerden uzak durulmalıdır.

Aşı olun

Kronik hastalığı olanlar başta olmak üzere, 65 yaş üzeri bireyler, kalabalık ortamlarda çalışan veya bulunan kişiler her sonbahar başında grip aşısı olmalıdır. Ayrıca astım ve bronşit gibi kronik hastalığı olan kişilerin 5 yılda bir zatürre aşısı da olmaları önerilmektedir.

Sağlıklı beslenin

Bağışıklık sistemini korumak ve desteklemek amacıyla yeterli miktarda taze sebze ile meyve yenmeli, bol sıvı tüketimine dikkat edilmelidir. Taze limon suyu ile tatlandırılmış ılık baharat ve bitki çayları tüketilmesi de tavsiye edilmektedir.

Hava koşullarına göre giyinin

Mevsime uygun, pamuklu-yünlü, nefes alabilen kıyafetler giyilmelidir. Ayakların üşümemesine dikkat edilmelidir. Terlememek ve üşümemek için tek kalın bir kıyafet yerine, gerektiğinde kat kat çıkarılabilecek ve tekrar giyilebilecek, kısmen daha ince kıyafetler tercih edilmelidir.

Odanızı havalandırın

Çalışılan, ders yapılan ya da dinlenilen odalar başta olmak üzere, kalabalık şekilde bulunulan veya çok kişinin girip çıktığı ortamlar sık sık havalandırılmalıdır. Ortak kullanılan alet, eşya ve yüzeyler her gün silinmeli ve dezenfekte edilmelidir.

+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++

HAMİLELİKTE BEL VE BOYUN AĞRISINA KARŞI 12 ÖNERİ

Gebelikte bebeğin anne karnında büyümesi ve annenin kilo alması, vücudun ağırlık merkezinin öne kaymasına neden oluyor. Bu durum da belin düzleşmesi ile birlikte sırt, bel ve boyun bölgelerinde ağrıları beraberinde getiriyor. Ayrıca gebelik hormonlarının etkisiyle beldeki güçlü bağlar gevşiyor ve disklere binen yük artıyor. Bu gibi sebeplerle gebelik sürecinde bel ağrısı yüksek oranda görülüyor ancak bunların çok düşük bir kısmı bel fıtığına neden oluyor. Memorial Bahçelievler ve Hizmet Hastaneleri Omurga Sağlığı Merkezi’nden Doç. Dr. Salim Şentürk, hamilelikte sırt, bel ve boyun ağrıları ile bel fıtığı hakkında bilgi verdi.

Kilo alımı ve bebeğin gelişimi ile bel ve boyun problemleri artıyor

Hamilelik sürecinde annenin kilo alması ve bel biyomekaniğinin olumsuz etkilenmesi, bel fıtığı için bir risk faktörüdür. Özellikle 4- 6. aylar arası kendini gösteren duruş bozuklukları, kilo alımı, bel eklemlerinde meydana gelen gevşeme, vücudun ağırlık merkezinin öne kayması ve rahmin ağırlaşması bel ağrılarının meydana gelmesine sebep olmaktadır. Bel fıtığı olan hamilelerde ise bu süreçte yaşanan değişimler ve kilo alımı, mevcut fıtık keselerinde artışa neden olabilmektedir. Bu artış da bel bölgesinde ağrıya yol açabilmektedir.

Hamilelikte boyun ağrılarının sebebi ise gebelikte karnın şişmesi, annenin aldığı kilolarla vücudun öne doğru eğilmesi ve servikal lordoz adı verilen boynun fizyolojik duruşunun bozulmasıdır. Bu duruşun bozulmasını engellemeye çalışan kaslar ekstra efor harcayacak ve bu da anne adaylarımızın ağrı çekmesine sebep olacaktır.

Hamilelikte ameliyat en son seçenek

Bel fıtığı rahatsızlığı olan anne adaylarında hamilelikle başlayan vücut ağırlaşması ve bacakların daha çok yük kaldırması ağrıları artırmaktadır. Bel fıtığı hastası olan hamileler için bu süreçteki tedavilerden biri fizik tedavidir. Bunun dışında doktor kontrolünde kullanılacak ilaçlara da devam edilebilir. Acil durum teşkil etmeyen hastalarda bel fıtığı ameliyatı önerilmemektedir.

Bel ve boyun ağrıları olan hamileler bu önerilere kulak verin

Ağır kaldırılmamalı, uzun süre ayakta kalınmamalıdır.

Yüzme veya yürüyüş yapılmalıdır.

Çok yükseğe uzanmaya çalışılmamalıdır.

Ani hareketlerden uzak durulmalıdır.

Topuklu ayakkabı yerine ortopedik tabanlı ayakkabılar tercih edilmelidir.

Çok yumuşak olan koltuklar ve yataklar tercih edilmemelidir.

Aşırı kilo alınmamalıdır.

Doktor kontrolünde ilaç kullanımına devam edilebilir.

Hafif fizik tedavi uygulamaları, sıcak uygulama ve masajlarla rahatlama sağlanabilir.

Boyunluk kasları tembelleştireceğinden uzun süreli değil, sadece gebeliğin son dönemlerinde ve birkaç gün için tercih edilmelidir.

Boynun eğik olduğu uzun süreli telefona bakma ya da farklı eylemlerden uzak durulmalıdır.

İstirahat çoğu durumda şikayetlerin azalmasına yardımcı olmaktadır ancak mutlaka bir uzman doktorun görüşü alınmalıdır.

Kaynak: GuneydoguGuncel.Com

Diyar21Haber

 

Kandilli son depremler listesi için TIKLAYIN
AFAD son depremler listesi için TIKLAYIN
DEPREM iLE iLGiLi HABERLER

CANLI SKOR