KIRKLAR DAĞI’NDAKİ YAPILARIN YIKILMASINA GÖSTERİLEN TAVIR NEDEN SURİÇİ’NDE ALİ PAŞA MAHALLESİ’NDE GÖSTERİLMEDİ.?

Mehmet Zeki Özer-özel

Bugün 50-100-150 Bin TL verilerek alınan, yıktırılan yapıların yerindeki yeni konutlar, 15-20 Mılyon TL bandında el değiştiriyor. Kimi yerlerde bu alanlar, oldukça uçuk fiyatlarla pazarlanıyor.

“Mağdur olan kim? ” sorusuna cevap  veren siyasîler, bu hususta görüşlerini açıklıkla ifade ediyor.

Cevap hakkı doğurabilecek açıklamalar sebebiyle 3. Kişilerle kurumlarla kuruluşlardan gelecek itirazlar varsa onlara da yer verilecektir.

Vedat Turgut: Adına çözüm dönemi aslında ‘’çözülme dönemi’’ denilen süreçte; tarihi manevî ve kültürel bir geçmişi olan Kırklar Dağı’nda o dönemin belediyesi tarafından ruhsat izini verilerek, yapılaşmaya gidildi.

Zeyad CEYLAN: Surda ise farklı bir prosedür işlendi, doğru ve haklı toplumsal tepkilere karşın bir  inat sonucu tarihi dokuyla oynandı.

Fesih BOZAN: Suriçi ve Alipaşa’ da yapılan konutlar ile ilgili vatandaşlar arasında çok farklı şaibe  ve belli kişi veya kişilere peşkeş çekildiğine dair laflar dolaşıyor. Biz de vatandaşlar adına ilgililere soruyoruz; Bu konutların kaç tanesi gerçek hak sahibine verildi?

Sorumuza cevap veren siyasîlerin cevaplarını olduğu gibi yorumsuz veriyoruz:

Vedat TURGUT( HUDAPAR İl Başkanı- GİK Üyesi): Adına çözüm dönemi aslında ‘’çözülme dönemi’’ denilen süreçte; tarihi manevi ve kültürel bir geçmişi olan Kırklar dağında o dönemin belediyesi tarafından ruhsat izini verilerek, yapılaşmaya gidildi. Binalar yapıldı. Birçok vatandaşımız ev sahibi olabilmek için, yıllarca biriktirmiş olduğu paraları müteahhitlere verdi. Bunun karşılığından hayal ettikleri evlerine kavuşacaktı. Ancak evlerine kavuşmaları bir yana evlerinin hepsi yıkıldı. Yıkılma gerekçesi ise evlerin tarihi dokuyu zedelediği öne sürüldü.

Madem böyleydi, belediyenin imar iznine o dönemin mülkî amiri olan valilik ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı niçin onay verdi?

O dönemde malumunuz bir çözüm süreci furyası ile bu yapılara izin verildi.

Çözüm süreci bitince bu yapılar da yıkıldı.

Burada vatandaşın suçu ne?

Zamanın belediyesinin rant hesabı ile koruma altına alınan bir alanda yapı yapıldığı öne sürülerek, bu yapılar tek tek yıkıldı, olan yine vatandaşlarımıza oldu.

Görüntü kirliliği ve sit alanı olduğu öne sürülerek yıkımı gerçekleştirilen yapıların molozları halen yerinde duruyor.

Sorun görüntü kirliliği ve sit alanın koruma altına alınması ise niçin halen yıkılan yapıların molozları yerinde duruyor?

Burada biz meseleye mağduriyet yönü ile bakıyoruz.

Ortada mağdur vatandaşlarımızın feryadı var.

Ve bu feryatlar işitilmeli, bu mağduriyetler giderilmelidir.

On yıllarca birikimini, kazancını, alın terini ve parasını Kırklar Dağı’ndaki yapılara yatıran vatandaşlarımızın mağduriyetleri giderilmelidir.

Devlet bu konuda üzerine düşeni yaparak bu vatandaşlarımızın zararını tazmin etmelidir.

Hukuki süreç devam ediyor.

Vatandaşlarımızın hakları iade edilse bile bu devletin kasasından dolayısıyla milletin cebinden (verdiği vergilerden) çıkarılacaktır.

Ayrıca Sur ve Ali Paşa Mahallesi’ndeki durum ile Kırklar Dağı’ndaki durum arasında hiçbir fark yoktur.

İki mesele birbirinden bağımsız olarak değerlendirilse de sonuç aynı kapıya çıkmaktadır.

Bu da rant kapısı ve bu ranttan halkımızın gördüğü zarardır.

Kırklar Dağı’ndan evi yıkılan vatandaşımız ne kadar mağdur ise aynı şekilde Sur içi ve Ali Paşa Mahallesi’nde evleri yıkılan vatandaşlarımız da aynı mağduriyetleri yaşadı.

Malumunuz yukarda da değindiğim gibi Sur içi ve Ali Paşa Mahallesi’nde harabeye dönüştürülmüş evlerin yeniden yapılması kararının ardından vatandaşların mağduriyeti ranta çevrildi.

Çukur siyasetinden dolayı Sur içi ve Ali Paşa Mahallesi’nde harabeye dönüştürülmüş evler, ev sahiplerinden çok ucuz bir fiyata alındı.

Ve bu evler satılırken milyonlarca lira değerinde satışa sunuldu.

Burada vatandaş mağdur edildi.

Her iki durumda da kamuoyunun beklentisi mağduriyetlerin giderilmesi noktasında gereğinin yapılması ile ilgili adımların atılmasıdır.

Bunun için gerek Kırklar Dağı’nda ev sahibi olmak için birikimi heba olan vatandaşlarımızın gerek Sur içi ve Ali Paşa Mahallesi’ndeki vatandaşımızın zararları tazmin edilmelidir.

Sur ve Ali Paşa Mahallesi’ndeki evler ve yapılar milyonlarca lira değerinde satılacaktıysa niçin ucuz bir fiyata vatandaştan alındı?

Madem böyle bir hesap vardı, o zaman vatandaşımızın da devlet ve müteahhitlere ortak olması gerekmez miydi?

“Olan oldu” deyip meselenin bu şekilde kapanmaması gerektiğine inanıyoruz.

Mülk sahibi vatandaşlara da bir ortaklık payı verilmeli, bu konuda gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.

Ayrıca Kırklar Dağı’nda evleri yıkılan vatandaşlarımıza da ivedilikle tazminatları ödenmelidir.

Bir de işin diğer bir yönü ise ahlâkî yönden büyük bir dejenerasyonun yaşatılmasıdır.

Sur içi ve Ali Paşa Mahallesi’nde yapılan yapılar, şu an halkımızın örfüne, âdetine ve inancına aykırı kötü amaçlarla kullanılmaktadır.

Mimari, İslamî mimarî korunarak inşa edildi, ancak kullanımı, içki, fuhuş ve her türlü haramın işlendiği mekânlara dönüştürüldü.

Bu da kabul edilir bir durum değildir.

Zeyad CEYLAN( HDP İl Başkanı): imara açılması her şeyden önce rant için değil, halkın ihtiyaçları doğrultusunda halkın ve ilgili sivil toplum örgütlerinin kurumlarla kuruluşlarının görüşü alınarak yapılmalıdır, elbette ki tersi pratikler her zaman itirazlarla kabul edilmemelerle karşılaşacaktır.

Her zaman yerinde ve olması gereken toplumsal tepkiler, ilgili bürokrasi açısından tepeden alınan bazı kararların özellikle de bazı yanlış kararların  bozulmasına yeniden kararlaşma süreçlerinin yaşanmasına elbette ki sebebiyet vermiştir. Bundan sonra da verecektir.

Sur’da ise farklı bir prosedür işlendi, doğru ve haklı toplumsal tepkilere karşın bir  inat sonucu tarihi dokuyla oynandı, tüm toplumsal itirazlara rağmen Sur’un  tarihi ile geçmişiyle özdeşleşmiş tescillenmiş ya da tescillenmemiş bir çok tarihî yapının haksız ve hukuksuz bir şekilde yıkılmasına, yerine de sadece bizim değil farklı görüşlerdeki bir çok toplum kesiminin ucube olarak ifade ettiği yapıların inşası söz konusu oldu.  Bu da beraberinde onarılması çok zor tarihsel hafızanın ifadesi olan, birçok medeniyete beşiklik yapan bir şehrin yıkılmasına ve yerine tarih, kültür ve hafızayla ilgisi olmayan ucube bir yapılaşmayla son buldu.

Fesih BOZAN ( Saadet Partisi Başkanlık Divanı ve GİK Üyesi):

Maalesef  Suriçi ve Alipaşa da yapılan konutlar ile ilgili vatandaşlar arasında çok farklı şaibe  ve belli kişi veya kişilere peşkeş çekildiğine dair laflar dolaşıyor.

Biz de vatandaşlar adına ilgililere soruyoruz; Bu konutların kaç tanesi gerçek hak sahibine verildi?

Vatandaşın can ve mal güvenliğinden direkt sorumlu olan iktidarın bu hendek olaylarıyla evleri ve yuvaları yıkılan hak sahipleri mağdur edildi mi edilmedi mi?

İhale ile satılan konutları alanlar,  gerçek sahipleri mi yoksa iktidar mensupları ve yandaşları adına alan üçüncü kişiler mi?

Valiliğe,  Belediyeye, Vakıflara, Bakanlıklara ayrılan yerler var mı?  Varsa yarın bu yerler birilerine peşkeş çekilir mi?

Vatandaşın kafasında soru işareti oluşturan bu ve benzeri sorular bir an önce kamuoyuna şeffaf bir şekilde açıklanmalıdır.

Ali ERDEM (Yeniden Refah Partisi İl Başkanı): Kırklar Dağı jeopotilik konumu olarak ve o dönemki şartlardan dolayı Sur içi ve Ali Paşa Mahallesi’ne göre çok büyük farklılıklar gösterdiğinden aynı tavrın takınması ve aynı sonucun elde edilmesi imkanlar dahilinde değildi.