HÜDA PAR Sözcüsü Emiroğlu: Aile kurumu bütün sistematik saldırılar karşısında korunmalı
HÜDA PAR Sözcüsü Emiroğlu: Aile kurumu bütün sistematik saldırılar karşısında korunmalı
HÜDA PAR Sözcüsü Yunus Emiroğlu, “Yürürlükteki bazı yasaların da aile kurumunu hedef alarak aynı müfsit emellere hizmet etmesi durumun vahametini artırmaktadır. Aile kurumu bütün sistematik saldırılar karşısında korunmalıdır.” dedi.
HÜDA PAR Sözcüsü Emiroğlu, partisinin iç ve dış gündeme dair değerlendirmelerini kamuoyu ile paylaştı.
Açıklamasının başında Merkez Bankasının faiz kararlarına değinen Emiroğlu, faizin yüzde 25’ten yüzde 30’a çıkarıldığını hatırlattı.
Merkez Bankasının son toplantıda “Enflasyon görünümünde belirgin iyileşme sağlanana kadar parasal sıkılaştırmanın süreceği” ifadesini vurguladığını aktaran Emiroğlu, bunun faiz artışlarının devam edeceği mesajı olduğunu kaydetti.
“Baş edilemeyen ‘Enflasyon canavarı’ olarak toplumun karşısına dikildi”
Sermaye çevrelerinden gelen açıklamalara bakıldığında yıl sonuna kadar faiz oranlarının yüzde 40’ları da aşacağının anlaşıldığını belirten Emiroğlu, “Kapitalist sömürü düzeninin hâkim olduğu sistemde enflasyon – faiz ilişkisi sermayenin vur-kaç taktikleri haline gelmiştir. Enflasyonun gerek Türkiye’de gerekse başta ABD olmak üzere diğer gelişmiş ülkelerde şu sıralar ciddi bir soruna dönüşmesi, ‘Parasal genişleme’ adı altında geçen sürelerde piyasalara gereğinden çok fazla para pompalanmasıyla baş gösterdi. Devlet yardımları ve limitsiz ucuz kredilerle piyasalar paraya boğulurken aynı zamanda bir talep patlamasına da sebebiyet verildi. Kısıtlı arza karşı oluşan kısıtsız talep, daha fazla ithalata, fiyatların tırmanışa geçmesine ve yerel para biriminin daha fazla değer kaybetmesine yol açtı. Bu döngü bugün baş edilemeyen ‘Enflasyon canavarı’ olarak toplumun karşısına dikildi.” dedi.
Emiroğlu, “Şimdi “Parasal genişleme’ sürecinin intikamı alınırcasına ‘Parasal sıkılaştırmaya’ gidiliyor. Sıkılaştırmada en belirgin yöntem olarak faiz sopasının kullanılması, aslında serbest piyasa dedikleri kapitalist doktrinin çaresizliğini de ifade etmektedir. Faizler artırıldıkça finansmana erişim zora girmekte, erişebilenler için ise finansman maliyetleri daha fazla artmaktadır. Bu da üretimden istihdama, ihracattan cari açığa kadar her alanda farklı bir cendere oluşturmaktadır.” ifadelerini kullandı.
“Ekonomiyi enflasyon, kur ve faiz sarmalına hapseden bu kısır döngü artık kırılmalıdır.” Diyen Emiroğlu, çözümü bizatihi mevcut ekonomik sorunların sebebi olan kapitalist sistem içinde arama çelişkisine düşülmemesi gerektiğini vurguladı.
“ÖTV dilimlerinin güncellenmemesi otomobil ithalatını artırdı”
Emiroğlu, enflasyonla mücadelede argümanların başında gelen cari açığın minimize edilmesinin, ÖTV dilimlerinin güncellenmemesinden kaynaklı otomobil piyasasında bir önceki döneme göre tam tersi bir sonuç ortaya çıkardığını söyledi.
2016 yılından itibaren dış ticaret fazlası veren sektörün, bu yılın ilk altı ayından itibaren açık vermeye başladığını belirten Emiroğlu, “Ticaret Bakanlığı verilerine göre temmuzda başlayan dış ticaret açığı, ağustos ayında zirve yaptı. 2023 yılı ilk sekiz ay sonunda sektörün ihracatı yüzde 19,4 artışla 19 milyar 89 milyon dolar olurken, ithalat yüzde 93,5 artarak 20 milyar 201 milyon dolara çıktı. Geçen yılın aynı döneminde 6,2 milyar dolar fazla veren otomotiv sektörü, bu yılın ilk sekiz ayında 311,5 milyon dolar açık verdi.” diye konuştu.
Emiroğlu, “Uluslararası pazarlarda rekabet gücü giderek zorlaşırken yerli otoda uygulanan ÖTV dilimlerinin güncellenmemesi, tüm modellerin yüzde 80’lik dilime girmesine neden oldu. Yerli sektör bu haliyle fiyat avantajlarını kaybedince tüketici de ithal otoya yöneldi, haliyle ithalat patlaması yaşandı. Yurtiçi kaynakların ithal piyasasına yönelmesi kaynakların yabancı üreticiye gitmesi ve cari açığın artması demektir. ÖTV dilimlerinde yapılacak bir güncelleme, yerli üretim otomobil fiyatlarında tüketici lehine fiyat avantajı sağlayacak, bu da dışarıya gidecek paranın içerde kalmasını sağlayacaktır.” şeklinde konuştu.
Ücretli öğretmenlik uygulaması
11 Eylül’de başlayan yeni eğitim-öğretim döneminin ikinci haftasının da geride kaldığının ancak eğitim sisteminin adeta bir kangrene dönüşen sorunlarının hâlâ çözüm beklediğini belirten Emiroğlu, bu sorunlardan bir tanesinin de ücretli öğretmenlik uygulaması olduğunu belirtti.
2022 – 2023 eğitim-öğretim yılı verilerine göre Millî Eğitim Bakanlığındaki 83 bin 547 olan norm kadro açığının, 76 bin 485 ücretli öğretmen istihdam edilmesine rağmen kapatılamadığını aktaran Emiroğlu, “Öğretmen açığının eşit işe, eşit ücret prensibine aykırı şekilde ücretli öğretmenler ile kapatılması doğru bir yöntem değildir. Yapılması gereken ücretli öğretmenlik uygulamasından tamamen vazgeçilmesi ve ihtiyaç kadar kadro açılmasıdır. Öğretmen açığına köklü bir çözüm bulunana kadar ücretli öğretmen uygulamasıyla istihdam edilen öğretmenlerin ücretleri adalet ilkesine uygun bir seviyeye getirilmeli ve çalışma şartları iyileştirilmelidir. Bu bağlamda ücretli öğretmenlere kök bir maaş belirlenmeli ve girecekleri ders saati kadar da ücret kök maaşa eklenecek şekilde düzenleme yapılmalıdır.” değerlendirmesinde bulundu.
Aile kurumunu hedef alan saldırılar
Aile kurumunun, küresel çapta örgütlü ve sistematik bir saldırı ile karşı karşıya olduğuna dikkat çeken Emiroğlu, gerek Hindistan’da gerçekleştirilen G20 zirvesinin nihai sonuç bildirisinde gerekse Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na hitap eden ABD Başkanı Joe Biden’ın açıklamalarında bu durum net bir şekilde ortaya konulduğunu söyledi.
Emiroğlu, ABD Başkanı Biden’ın, aleni bir şekilde sapkın akımların sözcülüğünü yapmasının, aile kurumunu hedef alan söz konusu küresel ifsat projesinin merkez üssünün de ABD olduğunu gösterdiğine işaret etti.
HÜDA PAR Sözcüsü Yunus Emiroğlu, şöyle devam etti:
“Her türlü sapkınlığı sözde meşrulaştırarak fıtrata savaş açan küresel lobiler, ailesiz, nikâhsız ve nihayetinde cinsiyetsiz bir toplum modeli öngörmekte bunun için de aile kurumuna yönelik topyekûn bir savaş vermektedirler. Bu bağlamda söz konusu küresel lobilerin ülkemizdeki uzantıları, toplumda karşılıkları olmasa da maalesef siyasetten medyaya ve sözde sanat dünyasına kadar birtakım destekçiler bulmakta ve çevrelerle, aynı müfsit emeller için ortak bir çaba içerisine girmektedirler. Öte yandan yürürlükteki bazı yasaların da aile kurumunu hedef alarak aynı müfsit emellere hizmet etmesi durumun vahametini artırmaktadır.
Aile kurumu bütün bu sistematik saldırılar karşısında korunmalıdır. Ancak bunun hamasi yaklaşımlarla değil, ayakları yere basan sağlam ve bilinçli bir yaklaşımla, kaynağını medeniyet değerlerimizden alan yasal düzenlemeler ve buna uygun bir pratikle mümkün olabileceği unutulmamalıdır.”
Başıboş köpek sorunu
Başıboş köpek sorununa da değinen Emiroğlu, kamuoyunun tüm ısrarlı taleplerine rağmen bunun çözüme kavuşturulmadığını belirtti.
Emiroğlu, “Her yıl yüzlerce saldırı ile kaybettiğimiz onlarca insanımızın hayatı ve yaralanan yüzlercesi; halkın huzur ve güvenliğini sağlamakla yükümlü makamların vurdumduymazlığının kurbanı olmuştur.” dedi ve şunları ekledi:
“Sayın Cumhurbaşkanı’nın da gündeme getirdiği bu konu bir an önce yasal bir zemine taşınarak nezih ve güvenli sokaklara dönüşüm sağlanmalıdır. Trafik güvenliği ve toplum sağlığı açısından da pek çok risk barındıran başıboş sokak köpekleri konusu, bazı istismarcıların ekonomik rant kapısı olmasından ötürü çözümü geciktirilmiş en önemli sorunlardan biridir. 2023 yılında çocuklarımızın sokak köpeklerinin saldırısında ölmesi ve kuduz tehlikesi altında olması bir utanç vesilesidir. En kısa zamanda bu konuda kanuni bir düzenleme yapılarak sorun çözüme kavuşturulmalıdır.”
BM toplantısı
Her yıl 190’dan fazla ülke liderini ABD’nin New York kentinde bir araya getiren Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulunun 16-20 Eylül 2023 tarihlerinde toplandığını hatırlatan Emiroğlu, dünya mazlumları için hiçbir kararın alınmadığı, kısır tartışma ve polemiklerle geçen bu seneki toplantıya Güvenlik Konseyi’nin 5 daimî üyesinden ABD dışındaki diğer 4 ülkenin devlet başkanlarının katılmadığını aktardı.
BM’nin ve özellikle Güvenlik Konseyi’nin dünya barışına, küresel adalet ve huzura hizmet etmesi ancak bu yapının değişmesi ile mümkün olduğunu vurgulayan Emiroğlu, “Bunun için; BM Güvenlik Konseyi’ndeki daimî üyelik sıfatı tamamen kaldırılmalı. 15 üyeli konseyin tüm üyeleri belli bir süre için seçilmeli. Güvenlik Konseyi’nde her kıtanın ve inancın nüfus yoğunluğuna göre nispi bir şekilde temsili sağlanmalı. Hiçbir üyenin veto yetkisi olmamalı, karalar oy çokluğuyla alınmalıdır.” çağrılarında bulundu.
Kaynak Haber: GuneydoguGuncel.COm
Kandilli son depremler listesi için TIKLAYIN
AFAD son depremler listesi için TIKLAYIN
DEPREM iLE iLGiLi HABERLER
CANLI SKOR