Bir yılın özetini listelerle yakalamak
Sezen SAYINALP
Kapak görseli İllüstratör Wendy MacNaughton’a aittir
Her yıl, yıl sonu geldiğinde Susan Sontag’ı anıyorum. Susan Sontag’ın yazdıklarını hatırlamak için illa yıl sonunu beklemeye gerek yok tabii ki, ama onun günlükleri ele alış biçimi, notları, kendi için yazdığı öneriler, fikirler ve en önemlisi listeler, bu zamanlarda Sontag’ın hayatı kavrayış biçimiyle bağ kurduğum yeni yollar açıyor. Bunun en büyük etkeni de Sontag’ın listelere bakışı. Listeleri hayatın içinde bir hatırlatıcı ve günlük hayata dair bir bellek gibi kullanışı.
Özellikle popüler kültür çerçevesinde her yıl farklı alanlarda yılın özetini çıkarmak için bizlere yardımcı olan listeler yayınlanmaya başlıyor. Bu hem bir şeylerin kaydını tutmayı sevenler, hafızayı yoklamak isteyenler hem de olan bitenin dökümünü topluca görmek ve okumak isteyenler için kolay ve işlevsel bir süreç. Almanak ve liste geleneği hem belli bir dönemin unutulmamasına yardımcı olmak adına bir yol gösterici olabiliyor hem de gözden kaçanları hatırlamak ve hatırlatmak adına bir kaynak olarak sonraki yıllara da kalan bir belge niteliği görebiliyor.
Ancak listelerde beni en çok ilgilendiren şeylerden biri onların okuma, izleme, dinleme, haber takip etme pratiklerimizi test eden bir yanı olması. Bunun bir örneği, son dönemde çeşitli dinleme platformlarının yıllık müzik istatistikleri. Spotify’ın açıkladığı verilerde 2024’te Türkiye’de en dinlenen şarkının oldukça cinsiyetçi ve ayrımcı sözlerle bezeli “Cıstak” olması, bu yıl karşılaştığımız birçok kadına şiddet haberini de aynalıyor. İstatistikler sadece haberlerde değil popüler kültürdeki karşılıklarıyla da nasıl bir gerçeklik içinde yaşadığımızı ve kadın hakları, çocuk hakları, hayvan hakları gibi mücadele alanlarımızın ne kadar önemli olduğunu bize bir kere daha hatırlatıyorlar.
Haber Devam Ediyor
Detayli Bilgi
İstatistiklerin ve listelerin sadece bir eğlence aracı olarak anılması pek mümkün değil artık. Sadece ülke gerçeklerini değil aynı zamanda dünyada halihazırda süren kıyımlarda ve savaşlarda unutulanları ve göz ardı edilenleri hatırlatan bir işlevi var bu dönemin. Platformların istatistiklerini açıkladıkları temalara benzer temalarda tüm bir yılda yaşanan kayıpları andığımız, savaş suçlarının dökümünü gördüğümüz, ihmalleri, yaşanılan ayrımcılıkları, hak ihlallerini, yaşam hakkının yerle bir edilişini yeniden hatırladığımız ve bir kez daha tüm bunlarla yüzleştiğimiz bir hatırlatıcı gibi süreç. Çoğu zaman bu paylaşımların platformların listeler ve istatistikler için kullandıkları temalarla yapılması da bu yüzden ironik.
Yılı kapatırken ve yeni yıla başlarken olabildiğince umutlu ilerlemeye çalışıyoruz. Bu da son derece anlaşılabilir bir şey. Ama unutkan bir umut kavramının sürdürülebilirliğinden şüpheliyim. Umut, ancak ve ancak içinde mücadele alanını oluşturabilirse ve ses çıkarma konusunda yollar bulma gayretine girebilirse, sesleri bir araya getirebilirse anlamını dolduracak ve çoğaltacak bir yapıya sahip. Bencil bir iyimserlik, umudu sadece bireysel bir yönden ele alabilir. Belki de listelerin ve istatistiklerin işlevini özellikle bu konuda önemsiyorum. Beraber bir hatırlama alanı açan bu dökümler, kolektif hafızanın görünürlüğünün yanı sıra popüler kültüre dair de bize fikir veriyorlar. Bunu tabii ki listeler her zaman gündemle ve yaşanan gerçekliklerle beraber gitmeli diye söylemiyorum. Popüler kültüre dair ortaya konulan çalışmalar kolektif hafızayla ne kadar el ele verirse bu çalışmaların etki alanı o kadar artabiliyor gözlemlediğim kadarıyla.
Bir müzik platformunun istatistiği bizlere içinde yaşadığımız patriyarkal yapıya dair işaret verebilirken aynı zamanda filmlerin dünyası ve oradaki istatistikler, listeler ve röportajlar da gündeme dair fikir verebiliyorlar. Bununla ilgili en önemli örneklerden biri yine geçtiğimiz haftalarda yaşandı. Variety, her yıl ödül sezonlarında artık gelenekselleştirdiği Actors on Actors söyleşilerini gerçekleştiriyor. Bu röportajlarda, yılın dikkat değer ve ödül sezonunda karşımıza çıkması muhtemel filmlerinde yer alan oyuncular ikili ikili eşleştirilip birbirleriyle oyunculukları, oynadıkları film(ler) ve kariyerleri üzerine söyleşiyorlar. Her sene yapılan bu eşleştirmeler izleyiciler nezdinde de merakla beklenen bir popüler kültür olayına dönüştü.
Bu sene yılın ses getiren filmlerinden ikisinde birden yer alan Sebastian Stan (The Apprentice, A Different Man), diğer oyuncular ve onların basın danışmanları sebebiyle bu söyleşi serisinde yer alamadı. Bunun nedeni de Stan’in Donald Trump’ı bugün bildiğimiz Trump hâline getiren yükseliş döneminin anlatıldığı Ali Abbasi yönetmenliğindeki “The Apprentice” filminde Donald Trump’ı oynaması. Söyleşide yer alan oyunculardan (ve onların basın danışmanlarından) hiçbiri Trump’tan konuşmak istemediği için Sebastian Stan, Trump eleştirisi sunan bir filmde oynaması nedeniyle söyleşi dışı kaldığı bilgisi verildi.* Bağlamın anlaşılmadığı, söyleşi mantığının yok olduğu ve tören sezonlarını bir kez daha gözden geçirdiğimiz bir tablo çıktı karşımıza böylece. Stan’in gerçek hayatta Trump karşıtı olması bir kenara film de bir Trump güzellemesi değil. Aksine güce ve bu yükselişin kötücüllüğüne dair bir portre sunuyor film. Tam da bunların konuşulacağı bir zamanda güvenli alanlarından ve keyifli ortamlarından ödün vermekten imtina eden sektör gerçekleri geliyor gözümüzün önüne.
Haber Devam Ediyor
Detayli Bilgi
Listelerin ve istatistiklerin yıla dair yaşananlar hakkında fikir verdiği gibi ödül sezonlarında karşımıza çıkan böyle durumlar da tüm seneye ve sinemanın işlevine dair bizlere bir düşünce kanalı açabiliyorlar. Tüm bunları, gündemde olup bitenleri, isimleri, yapılanları, yaşananları konuşamayacaksak yapılan üretimlerin, sinemanın gerçekle kurduğu ilişkinin, yılı değerlendirmenin, listeleri konuşmanın ne önemi kalır?
Susan Sontag, 1947-1963 yılları arasındaki günlüklerinden oluşan Yeniden Doğan’da** “bu konuları iyice öğren, şu konularda bilgini artır” başlıkları atıp, altına notlar almış, listeler yapmış. 2025’e girerken hangi konuları iyice öğreneceğimiz ya da hangi konularda bilgimizin artması gerektiği kafamda o kadar karışık bir hâlde ki yılı toparlarken nasıl bir liste yapmam gerektiğini düşünürken buluyorum kendimi. Ne yapmam gerektiğine dair bir liste yapsam birinci olarak yaşamı savunmaktan, dayanışma içinde olmaktan bir an olsun ayrılmamamız gerektiğini yazardım herhalde. Kadın hakları için, çocuk hakları için, hayvan hakları için bu yıl da önümüzdeki yıllarda da en çok yaşamı savunmaya ihtiyacımız var.
**Sontag, S., (2013), Yeniden Doğan, (Birinci Basım), (B., Kovulmaz, Çev.), Agora Kitaplığı, İstanbul.
Sezen Sayınalp kimdir?
Bahçeşehir Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden mezun olmasının ardından sinema yazarlığıyla ilgili çalışmalara ağırlık verdi. Sinema ve psikoloji içerikli çeşitli dergilerde yazıları yayınlandı. Sinema içerikli online yayınlarda da sinema yazarlığı yaptı. Arka Pencere, Sinema Se7en Mecmua ve Psikesinema’ya yazılarıyla katkı sağladı. Sinema ve psikoloji tutkusunun birleştiği kariyerine Bahçeşehir Üniversitesi’nde Sinema ve Televizyon yüksek lisans programı ile devam etti. 2019 yılında film eleştirmeni olarak başvurduğu 25. Saraybosna Film Festivali’nin Talent bölümüne seçildi. 2019 yılında SİYAD (Sinema Yazarları Derneği) üyesi oldu.
Kaynak: artigercek.com
Kandilli son depremler listesi için TIKLAYIN
AFAD son depremler listesi için TIKLAYIN
DEPREM iLE iLGiLi HABERLER
CANLI SKOR