Bilim İnsanlarının 2024 Yılında Keşfettiği En Garip Canlı Türleri
Dünyamızın büyüleyici doğası, her yıl bizi şaşırtan yeni keşiflerle dolup taşıyor. Bu yıl da durum farklı değildi! Pasifik Okyanusu’nun derinliklerinden Vietnam dağlarına kadar, bilim insanları binlerce yeni bitki, hayvan ve mantar türü keşfetti. Üstelik bazıları o kadar garip ki, “Bu gerçek mi?” diye düşünmeden edemiyoruz. Yeni türler, yalnızca bilim dünyasını değil, gezegenimizin inanılmaz çeşitliliğini anlamamıza da yardımcı oluyor. İster bir müze çekmecesinde unutulmuş bir örnek olsun, ister dünyanın keşfedilmemiş köşelerinde ortaya çıkan yaratıklar, bu keşifler doğanın ne kadar harika ve hassas olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Ancak ne yazık ki, doğanın bu zenginliği, insan faaliyetleri yüzünden ciddi tehdit altında. Bilim insanları, türlerin yok oluş hızının doğal süreçlere kıyasla 100 ila 1.000 kat daha fazla olduğunu söylüyor. Buna rağmen, doğa bilimciler 2,2 milyon türün üzerine yenilerini eklemeye devam ediyor. Mesela, Londra’daki Doğa Tarihi Müzesi’nden bilim insanları, 2024 yılında 190 yeni tür tanımladı! İşte 2024’te keşfedilen en garip türler…
1. Balık kokan mantarlar
Evet, yanlış duymadınız! İngiltere’deki Kraliyet Botanik Bahçeleri’nde yapılan çalışmalarda, balık kokusuyla dikkat çeken üç yeni mantar türü bulundu. Russula cinsine ait bu mantarların, kırılgan yaprakçıkları ve elma dokusunu andıran sapları var. Peki, bu ilginç kokuyu ne sağlıyor? Trimetilamin adlı bileşik! Yeni türler arasında Russula lapponica, İskandinavya’nın büyüleyici ormanlarında; Russula neopascua, ABD’nin Rocky Dağları’nda; ve Russula olympiana, Pasifik Kuzeybatısı’nın iğne yapraklı ormanlarında bulunuyor. Eğer doğa yürüyüşlerinde burnunuza garip bir balık kokusu gelirse, bir mantar türüyle karşılaşmış olabilirsiniz!
2. Hylomys macarong
Keşfedilen en garip türler yazımıza devam ediyoruz. Vietnam ormanlarında keşfedilen bu yeni kirpi türü, vampir filmlerinden fırlamış gibi! Diken yerine yumuşacık bir kürkle kaplı bu hayvanın tek “tehlikeli” kısmı ağzının içindeki uzun ve sivri dişler. Erkeğinin uzun dişleri, ona “vampir” anlamına gelen Hylomys macarong adını kazandırdı. Bu gececi küçük yaratığın kanıtları aslında 1961’den beri Smithsonian Müzesi’nde tozlu bir çekmecede bekliyordu. Ancak genetik analizler sayesinde bilim insanları, bunun tamamen yeni bir tür olduğunu fark etti. Uzun dişlerin tam olarak ne işe yaradığı hâlâ bir gizem, ancak cinsel seçilimle bağlantılı olabileceği düşünülüyor.
3. Plectocomiopsis hantu
Borneo’nun yağmur ormanlarında keşfedilen bu gizemli bitki, tırmanıcı bir palmiye türü. Yerel halkın “wi mukoup” ya da “wee mukup” olarak adlandırdığı bitkinin alt yaprakları beyaz, gövdesi ise gri tonlarında. Bu ürkütücü görünüm, ona “hayalet” anlamına gelen Plectocomiopsis hantu adını kazandırdı. Palmiye, geleneksel olarak sepet yapımında kullanılıyor ve Malezya ile Endonezya’daki koruma alanlarında yetişiyor. Bu bitkinin resmi bir tanımlamaya sahip olması, gelecekte korunmasını kolaylaştıracak.
4. Bounty çukurundaki 100’den fazla yeni canlı türü
Keşfedilen en garip türler yazımıza devam ediyoruz. Bir keşif değil, bir define haritası adeta! Yeni Zelanda’nın Güney Adası kıyılarındaki Bounty Çukuru, deniz tabanında keşfedilen 100’den fazla yeni türle bilim dünyasını şaşkına çevirdi. Ocean Census’un keşif gezisi sırasında 800 kilometre uzunluğundaki bu alanın derinliklerinden (tam 4.800 metre!) çıkarılan örnekler, yeni canlılarla dolu adeta bir denizaltı sandığı gibi.
Üç hafta boyunca Pasifik Okyanusu’nda süren bu araştırmada neler mi bulundu? Bir gemi dolusu yeni tür! Yumuşakçalar, balıklar, karidesler, hatta kafadan bacaklılar ve yepyeni bir mercan cinsi! Ancak en çok ilgi çeken şey, ilk başta deniz yıldızı ya da deniz şakayığı sanılan ve muhtemelen yeni bir okto mercan türü olan bir yaratık. Bilim insanları, bu keşifle deniz altının hâlâ ne kadar gizemli olduğunu bir kez daha hatırladı.
5. Tylototriton koliaensis
Adı korkutucu, ama kendisi minnacık ve utangaç bir semender! Bu sevimli amfibi, Vietnam’ın Cao Bang eyaletindeki ormanlık bir dağ geçidinde saklanırken keşfedildi. Yavaş akan bir dere kenarında, kayaların altında yaşayan bu canlıya, bulunduğu Kolia Dağı’ndan esinlenerek Tylototriton koliaensis adı verilmiş.
Sırtındaki timsahı andıran kemikli çıkıntılar ve siğil benzeri yumrularıyla oldukça dikkat çekici. Ama korkmayın, bu semender sadece 7,3 cm (dişiler biraz daha büyük) büyüklüğünde. Renkleri ise bir sanat eserini andırıyor: Siyah zemin üzerine parlayan turuncu detaylar! Parmak uçları, avuç içleri ve kuyruklarının alt tarafındaki turuncu çizgi, bu minik semenderi adeta bir moda ikonu yapıyor.
Ne yazık ki, Tylototriton türlerinin çoğu gibi bu tür de kaçak avlanma ve yasadışı ticaret gibi tehditlerle karşı karşıya. Araştırmacılar, bu canlının Cao Bang Timsah Semenderi adıyla da tanınmasını öneriyor. Umarız bu minik savaşçı, doğal yaşam alanında güvenle yaşamaya devam eder!
6. Ero lizae ve Ero natashae
Bu örümcekler kendi korsanlıklarını yapıyor! Atlas Okyanusu’nun ücra bir tropik adasında keşfedilen iki yeni örümcek türü, diğer örümceklerin ağlarını ele geçirip içindekileri yağmalamalarıyla ünlü. St. Helena Adası’nın bulut ormanlarında gizlenen bu türlere, Ero lizae ve Ero natashae isimleri verilmiş.
Boyları sadece 4 mm (çok küçük ama çok tehlikeli!) olan bu örümcekler, saldırgan görünümleriyle dikkat çekiyor. Özellikle Ero lizae’nin vücudunun arkasında bulunan çift dikenli çıkıntılar, hem ürkütücü hem de ilginç! Bu dikenlerin ne işe yaradığı tam bilinmese de bu minik korsanlara ürkütücü bir hava kattığı kesin.
Londra Doğa Tarihi Müzesi ve Belçika’daki Orta Afrika Kraliyet Müzesi’nde yapılan genetik analizlerle tanımlanan bu türler, doğanın ne kadar şaşırtıcı olabileceğini bir kez daha kanıtlıyor. Belki göz bandı ya da palaları yok ama, bu minik korsanlar kesinlikle tehlikeli!
İlginizi çekebilir:
Doğanın Uykusuz Savaşçıları: Dinlenmek İçin Uykuya İhtiyaç Duymayan 5 Hayvan
7. Kermitops Gratus
Adını dünyanın en sevilen kurbağası olan Kermit the Frog’dan alan Kermitops gratus, aslında ne yazık ki artık aramızda olmayan bir tür. Bu tatlı canlının kalıntıları, Washington DC’deki Smithsonian Ulusal Doğa Tarihi Müzesi’nde tam 40 yıldır tozlanmış bir şekilde duruyordu. Neyse ki sonunda “Haydi şu fosili inceleyelim!” diyen bir ekip sayesinde adı kondu ve tarihteki yerini aldı.
Ama işin ilginci şu: Bu fosil, Kermit the Frog gibi şirin bir kurbağa olmak yerine daha çok tıknaz ve kemikli bir semendere benziyor. (Evet, isim biraz ironik olmuş.) Yaklaşık 270 milyon yıl önce, şu an Teksas olarak bildiğimiz bölgede yaşamış olan bu canlı, kurtçuk benzeri böceklerle besleniyormuş.
Ve o meşhur “çarpık gülümsemesi” yok mu? Fosilleşme sırasında ezilmesinden kaynaklanan bu ifade, ona Kermit’in adını kazandırmış. Adeta tarih öncesinden gelen bir gülümseme gibi!
8. Blob-Headed Fish ve hem karada hem de suda yaşayabilen fare
Keşfedilen en garip türler yazımızın sonuna geldik. Peru’nun kuzeybatısındaki Alto Mayo bölgesinde yapılan bir keşif gezisi, bilim dünyasını kelimenin tam anlamıyla salladı! 38 gün süren bu yolculukta tam 27 yeni tür keşfedildi. Ama aralarından ikisi var ki, diğerlerinden çok daha dikkat çekici!
Bilim insanları, “Blob-headed fish” diye adlandırdıkları bu balığı gördüklerinde önce neye uğradıklarını şaşırmışlar. Kafasının alışılmadık, neredeyse bulutsu şekli bir gizem olarak kaldı. Dağ akarsularında keşfedilen bu tuhaf yaratık, aslında bir tür zırhlı yayın balığı. İlginç bir detay daha: Bölgedeki yerli Awajun halkı bu balığı çoktan tanıyormuş, ama bilim dünyası için tamamen yeni!
Alto Mayo’da bulunan bir diğer ilginç hayvan da hem karada hem de suda yaşayabilen bir fare! Bu canlı, bataklık ormanlarının su dolu ortamına adeta genetik bir harika gibi uyum sağlamış. Perdeli ayak parmakları sayesinde suda yüzme ve hareket etme konusunda tam bir usta! Ancak bir sorun var: Yaşam alanı, yaklaşan tarım faaliyetleri yüzünden tehdit altında. Bilim insanları bu küçük canlının geleceğinden endişeli.
Kaynak: 1
Kaynak: listelist.comRead More
Kandilli son depremler listesi için TIKLAYIN
AFAD son depremler listesi için TIKLAYIN
DEPREM iLE iLGiLi HABERLER
CANLI SKOR