BASIN: Yeni nesil üzerine

Yeni nesil üzerine

BASIN: Yeni nesil üzerine

 Fatih Yılmaz

Fatih Yılmaz

 

Son günlerde inanılmaz şekilde, insanın aklını başından alan haberlere maruz kalıyoruz. Toplum olarak yabancı diyarlarda yolunu kaybetmiş çaresizler gibiyiz. Toplumsal olayları yorumlarken, aklı, mantığı, vicdanı ve insafı kuşanarak olaylara insanca yaklaşmak gerekir. Heyecanla, anlık duygu patlamaları ile hareket edilmemeli.
Önce bir defa şu çok iyi bilinmeli ki bizler ülke gençliğimize güvenmek zorundayız ve gelecekten asla ümidimizi kesemeyiz. Özellikle medyada çerçeve içine alınan vahşet haberlerine aldanarak ülke gençliği bitmiş gibi sunulan her türlü algı operasyonuna karşı çıkmalıyız. Yani medyada ya da sosyal medyada yayılan haberlerin yüzde ya da binde kaçlara tekabül ettiğini gözden kaçırmamak gerekir. Diğer taraftan ahlâkî açıdan problemlerimiz olduğunu da inkâr edemeyiz. Yeni nesil adım adım inancımızdan uzaklaşıyor. Daha seküler bir yapıya bürünürken, realist, mantıksal ve akılcılık etkileri altında sorunlar yaşıyor.
Burada dikkatimizi çeken iki uç beyliğin gençliğimize verdiği hasardır. Birinci beylikte yobaz şaklabanlar, ikinci beylikte çağdaş şaklabanlar bulunmaktadır. Bu iki beylik birbirleri üzerinden yürüttükleri düşmanlıkla yeni neslin aklını uyuşturuyorlar. Yobaz şaklabanlar İslâm’ın ne olmadığının dersini verirken, çağdaş şaklabanlar çağdaş düşüncenin ne olmadığının dersini veriyorlar ama buradaki toplumsal kutuplaşma her iki tarafın da işine yarıyor.
Tıpkı 2002 yılında başlayan ve yıllarca devam eden Ak Parti CHP kutuplaşmasının toplumu ikiye bölünmesi gibi. Yani Ak Partinin kutuplaşma siyaseti sadece kendilerine iktidarlar kazandırmakla kalmadı, aynı zamanda toplumsal felaketlere de temel oluşturdu. Tarihte popülist siyaset ile gelişmiş bir ülke örneği yoktur. Popülist siyaset seçim kazandırır ama ülkeyi her açıdan geriye götürür. Hatta bazen ileriye götürüyormuş imajı ile kısa bir zaman diliminde çok daha geriye fırlatır. Son iki üç yıldır yaşadıklarımız buna örnektir.
Bütün bunlar yaşanırken kendisinden toplum olarak en büyük beklentimiz olan sivil toplum kuruluşlarının hali ise içler acısıdır. Muhafazakâr STK’lar tam bir akıl tutulması yaşarken, seküler STK’ların durumu ise iç güveysinden hallicedir. Özellikle sağ tarafımızdaki STK’ların genç nesli sadece muhatap oldukları az bir kitle gibi zannetmeleri bir adım dahi olsa ileri gitmelerinin önüne geçmektedir. Ahlâkî açıdan ihtiyaç sahibi olan asıl genç kitleye ulaşamamak gibi bir problemimiz var. Daha büyük bir problemimiz ise bu problemin farkında bile olmayışımız. Yeni neslin yarım yamalak hocalara, dandik tarikatlara olan öfkesini, tarikat mantığı ile çalışan STK’lar da ayrıca üzerine çekmeye devam etmektedir.

Bu işler düzelir mi?
Hem de çok rahat düzelir. Sadece makul akıl ile vicdanın sesi olan, popülizmden uzak, insanın yaratılış kodlarına uygun çalışmalar yapmak yeterli olacaktır. Yeni neslin ilgisini çekecek, akla mantığa uygun her faaliyet mutlaka karşılık bulacaktır.
Siyaset oy kaygısından kurtulmadan, kamu kurumları koltuk sevdasından vazgeçmeden, sivil toplum kuruluşları kafalarını kumdan çıkarmadan bu işler düzelmez.


Her şeye rağmen şunu asla unutmayalım ve ümit var olalım ki, yeni nesil gümbür gümbür geliyor çok şükür. Bugün beğenmediğimiz gençlerimiz yarınlarımızın kurtarıcıları olacaktır Allah’ın izniyle.
Son günlerde inanılmaz şekilde, insanın aklını başından alan haberlere maruz kalıyoruz. Toplum olarak yabancı diyarlarda yolunu kaybetmiş çaresizler gibiyiz. Toplumsal olayları yorumlarken, aklı, mantığı, vicdanı ve insafı kuşanarak olaylara insanca yaklaşmak gerekir. Heyecanla, anlık duygu patlamaları ile hareket edilmemeli.
Önce bir defa şu çok iyi bilinmeli ki bizler ülke gençliğimize güvenmek zorundayız ve gelecekten asla ümidimizi kesemeyiz. Özellikle medyada çerçeve içine alınan vahşet haberlerine aldanarak ülke gençliği bitmiş gibi sunulan her türlü algı operasyonuna karşı çıkmalıyız. Yani medyada ya da sosyal medyada yayılan haberlerin yüzde ya da binde kaçlara tekabül ettiğini gözden kaçırmamak gerekir. Diğer taraftan ahlâkî açıdan problemlerimiz olduğunu da inkâr edemeyiz. Yeni nesil adım adım inancımızdan uzaklaşıyor. Daha seküler bir yapıya bürünürken, realist, mantıksal ve akılcılık etkileri altında sorunlar yaşıyor.
Burada dikkatimizi çeken iki uç beyliğin gençliğimize verdiği hasardır. Birinci beylikte yobaz şaklabanlar, ikinci beylikte çağdaş şaklabanlar bulunmaktadır. Bu iki beylik birbirleri üzerinden yürüttükleri düşmanlıkla yeni neslin aklını uyuşturuyorlar. Yobaz şaklabanlar İslâm’ın ne olmadığının dersini verirken, çağdaş şaklabanlar çağdaş düşüncenin ne olmadığının dersini veriyorlar ama buradaki toplumsal kutuplaşma her iki tarafın da işine yarıyor.

Tıpkı 2002 yılında başlayan ve yıllarca devam eden Ak Parti CHP kutuplaşmasının toplumu ikiye bölünmesi gibi. Yani Ak Partinin kutuplaşma siyaseti sadece kendilerine iktidarlar kazandırmakla kalmadı, aynı zamanda toplumsal felaketlere de temel oluşturdu. Tarihte popülist siyaset ile gelişmiş bir ülke örneği yoktur. Popülist siyaset seçim kazandırır ama ülkeyi her açıdan geriye götürür. Hatta bazen ileriye götürüyormuş imajı ile kısa bir zaman diliminde çok daha geriye fırlatır. Son iki üç yıldır yaşadıklarımız buna örnektir.
Bütün bunlar yaşanırken kendisinden toplum olarak en büyük beklentimiz olan sivil toplum kuruluşlarının hali ise içler acısıdır. Muhafazakâr STK’lar tam bir akıl tutulması yaşarken, seküler STK’ların durumu ise iç güveysinden hallicedir. Özellikle sağ tarafımızdaki STK’ların genç nesli sadece muhatap oldukları az bir kitle gibi zannetmeleri bir adım dahi olsa ileri gitmelerinin önüne geçmektedir. Ahlâkî açıdan ihtiyaç sahibi olan asıl genç kitleye ulaşamamak gibi bir problemimiz var. Daha büyük bir problemimiz ise bu problemin farkında bile olmayışımız. Yeni neslin yarım yamalak hocalara, dandik tarikatlara olan öfkesini, tarikat mantığı ile çalışan STK’lar da ayrıca üzerine çekmeye devam etmektedir.

Bu işler düzelir mi?
Hem de çok rahat düzelir. Sadece makul akıl ile vicdanın sesi olan, popülizmden uzak, insanın yaratılış kodlarına uygun çalışmalar yapmak yeterli olacaktır. Yeni neslin ilgisini çekecek, akla mantığa uygun her faaliyet mutlaka karşılık bulacaktır.
Siyaset oy kaygısından kurtulmadan, kamu kurumları koltuk sevdasından vazgeçmeden, sivil toplum kuruluşları kafalarını kumdan çıkarmadan bu işler düzelmez.
Her şeye rağmen şunu asla unutmayalım ve ümit var olalım ki, yeni nesil gümbür gümbür geliyor çok şükür. Bugün beğenmediğimiz gençlerimiz yarınlarımızın kurtarıcıları olacaktır Allah’ın izniyle.

Yeni nesil üzerine

Kaynak: YeniDevir Read More

Diyar21Haber

 

Kandilli son depremler listesi için TIKLAYIN
AFAD son depremler listesi için TIKLAYIN
DEPREM iLE iLGiLi HABERLER

CANLI SKOR