Bahçeli : CHP Türkiye düşmanlarının eline geçti, bu parti artık bir güvenlik sorunudur
Bahçeli : CHP Türkiye düşmanlarının eline geçti, bu parti artık bir güvenlik sorunudur
MHP Lideri Devlet Bahçeli: TBMM’de terörist, düşman, katil istemiyoruz
Partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulunan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ‘TBMM’de terörist, düşman, katil istemiyoruz, namertleri asla istemiyoruz. TBMM bölücülerin meydan okuma yeri değildir.’ dedi.
“Hiçbir kiralık akıl sahibine milli şerefimizi, milli seciyemizi, milli geleceğimizi çiğnettirmeyeceğiz”
Peki siz neyi biliyorsunuz, nereye hizmet ediyorsunuz, kim ya da kimlerin nam ve hesabına milli varlığımıza nefret saçıyorsunuz? Yok öyle yağma, hiçbir haine, hiçbir işbirlikçiye, hiçbir kiralık akıl sahibine milli şerefimizi, milli seciyemizi, milli geleceğimizi çiğnettirmeyeceğiz. Kararımız kesin, mücadelemiz bıçkındır. Herkes dikkat etsin, bugünkü kurşun gibi ağır ortamda yayı gerilmiş ok gibiyiz, kınından çekilmeyi bekleyen keskin bıçak gibiyiz.
Mustafa Kemal Paşa ve dava arkadaşları Sivas-Ankara yolculuğunda pek çok müşkülata maruz kalmışlardı. Kayseri, Mucur, Hacıbektaş, Kırşehir, Kaman derken, Ankara’ya dokuz günde ulaşmışlardı. Bundan mülhem diyebilirim ki, aziz vatan bedava kazanılmadı, bahşiş alınmadı, ikram edilmedi, piyangodan çıkmadı, hibe ve hediye verilmedi.
Kan verdik, can verdik, bedel ödedik, aç kaldık, açıkta yattık, ama teslim olmadık, taviz vermedik, boyun eğmedik. Bu vatan toprağın kara bağrında sıradağlar gibi duranların sayesinde vardır, ebediyen bizim kalacaktır. Tarihin dilinden düşmez bu destan, Nehirler gazidir, dağlar kahraman, Her taşı yakut olan bu vatan Can verme sırrına erenlerindir.
Ne kadar geriye bakarsak o kadar uzağı görürüz. Tarihi bir vakanın telaffuzu ile bugünün şifrelerini çözmenin elbette mümkün olacağı kanaatindeyim. Şöyle ki; Mustafa Kemal Paşa’nın Erzurum’da bulunduğu sırada, İngiliz işgal kuvvetlerini temsilen bir Albay da oradaydı. Bu şahıs Lord Curzon’un yeğeniydi. Mustafa Kemal Paşa’yı ziyaret etmiş, bu ziyaretinde küstahça ifadeler kullanmıştı. “Eğer” demişti, “Erzurum Kongresi’ni toplamaktan vazgeçmezseniz, kuvvet kullanarak dağıtılmasına mecbur kalırız” cümleleriyle tehdit savurmuştu.
Terörist Rıza’nın Dersim kalkışması sömürgecilerin Türkiye ve mücavir bölgeler üzerindeki sinsi hesap ve senaryolarından kesinlikle bağımsız değildi. Neden sonuç ilişkisine dayanan, adeta girift bir bilmeceyi andıran, her cihetten birbiriyle ilişkisi bulunan bu tarihi hadiselerin benzerlerine bugün de şahit olmuyor muyuz? Türkiye’nin artan cazibesine, güçlenen imajına, günden güne büyüyen itibarına, kabuğunu günbegün çatlatmasına, istikrarlı yönetim hayatına gölge düşürmek için en başta terör kartını tedavüle sokmuyorlar mı?
Gazze’de süren soykırıma haklı itirazımız, uluslararası meselelere karşı onurlu itilamız, ABD’den AB’ye kadar milli tezlerimizi başkent Ankara vizyonuna, Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerine muvafık şekilde ileri sürmemiz küresel hasım çevrelerini ürkütmüyor mu? Rahatsızlık uyandırmıyor mu? Aleyhimize cephe almalarına sebep olmuyor mu? Bu nedenle iç ve dış husumet cephesi kolektif bir eylem planı tertibiyle eli ve vicdanı kana bulanmış kiralık tetikçilerini üzerimize salmaktadır.
22 Aralık ve 23 Aralık’ta 12 kahraman evladımızın şehit olması; İsrail’den ABD’ye, bazı Ortadoğu ülkelerinden Avrupa ülkelerine kadar müştereken kurulan saldırı ve suikast düzeneğinin harekete geçirilmesinin kahredici sonucudur. Mülevves niyet ve hedeflerin farkındayız.
“Bu operasyonda CHP’nin DEM’lenmesi amaçlanmıştır”
Tetiği çeken PKK’lı teröristtir; ancak silahı temin eden, mermiyi veren, hedefi gösteren, eylem zamanını belirleyen, taktik ve stratejik hedefleri tayin eden güçler de terörü ve terörizmi himaye eden alçaklardır. Türkiye’nin hızını yavaşlatmak, yeni yüzyıl heyecanını azaltmak, milli birlik ve kardeşliğimizi yaralamak için menfur bir operasyon devrededir. Bu operasyonda CHP’nin DEM’lenmesi amaçlanmıştır. Bu operasyonda sözde aydınlar, satılmış gazeteciler, kimliksiz ve vatansız sivil toplum kuruluşları eşgüdüm halinde atın arabaya koşulduğu gibi koşulmuşlardır. Ne zaman Türkiye başını kaldırsa, bir adım öne çıksa, adından bahsettirse, sözü geçen bir ülke olsa çok geçmeden farklı kaynaklardan doğsa da aynı gayeye hizmet eden musibetlerle karşılaşıyoruz. Ne zaman küresel zeminde hakkın ve haklının yanında durup zalime ve zulme hayır desek yumuşak karnımızdan darbe alıyoruz.
Ne zaman yürümeyi bırakıp koşalım diyoruz, gelin görün ki, karanlık oyunlarla, alçak operasyonlarla, hain organizasyonlarla engellenmek, durdurulmak, oyalanmak, daha korkuncu boğulmak isteniyoruz. Son günlerdeki tartışmalara baktığımızda, aslında hepsinin devletimizin hükümranlık haklarını tahrip, milletimizin de sinir uçlarını tahriş eden provokasyonlar olduğunu görmek mümkündür. Her yerden üstümüze geliyorlar. Her iğrenç yolu deniyorlar. Gözümüzün içine baka baka ihanetin fermanını okuyorlar. Göstere göstere terörizme güzelleme yapıyorlar. Dişimizi sıkıyoruz, ya sabır diyoruz, herhangi bir çılgınlığa, herhangi bir taşkın müdahaleye tevessül etmeyelim istiyoruz. Ne var ki estirilen tahrik kampanyası sağduyulu ve soğukkanlı duruşumuzu gittikçe sarsıyor.
“DEM’in hukuken defni yapılmadıktan sonra Türkiye’ye huzur gelmeyecektir”
Daha neyle avunuyorsunuz? Şayet buna adalet diyorsanız, batsın sizin adaletiniz. Şayet buna hukuk diyorsanız, olmaz olsun böyle hukukunuz. DEM’in hukuken defni yapılmadıktan sonra Türkiye’ye huzur gelmeyecektir. DEM’in soysuz bir eşbaşkanı demiş ki:
“Kürt sorunu ve Öcalan’a yönelik tecrit devam ettikçe Tekirdağ’lı da, Trabzonlu’da huzur bulamayacak.” DEM’in onursuz ve şerefsiz bir milletvekili de, onurlu çözümün bebek katiliyle diyaloğun başlatılması ve tecridin kaldırılması olarak açıklamış. Bize göre çözüm bellidir ve bilinmektedir. O da terörü ve teröristleri topluca imha etmek, bölücü destekçilerinin acımasızca kökünü kazımaktır. Adalet bu sayede yerini bulacaktır.
HDP’nin devamı, PKK’nın gece görüş dürbünü olan DEM’in TBMM’de daha fazla yer alması toplumsal ve siyasi tansiyonu kontrol edilemez aşamalara taşıyabilecektir. Ne sahada, ne ovada, ne şehirde, ne belediyede, ne dağda, ne mağarada, ne de Türkiye Büyük Millet Meclis’inde terörist görmeye dayanma gücümüz artık kalmamıştır. Ya bu hesabı sorup burunlarından fitil fitil getireceğiz, ya da ihanetin şımarmasına, gittikçe meydan okumasına sessiz kalıp yıkımın altında kalacağız. Ya adalet diyeceğiz, ya da dış destekli, istihbarat örgütlerinin arka bahçesi olan bölücü terör örgütünün kanlı akıntısında kaybolup gideceğiz. Ya devlet başa, ya da kuzgun leşe diyerek duruş göstereceğiz.
22 ve 23 Aralık terör saldırılarında 12 kahramanımız şehit düştü, çok sayıda kahramanımız da yaralandı. Huzurlarınızda, minnettarlığımızı ifadede kelime bulamadığım aziz şehitlerimizi Cenab-ı Allah vasi rahmetiyle kuşatsın diyorum. Her birisini merhamet ve cemaliyle mükâfatlandırsın inşallah. Yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Hepimizin başı sağ olsun. Vatan sağ olsun. Millet var olsun. Devlet sonsuza kadar yaşasın dursun. Tokat’ın Almus ilçesinde kerpiçli bir evde doğan, Irak’ın kuzeyinde şehit düşen kahraman evladımız Yasin karaca hayattayken komutanına soruyor: “komutanım, yolumuz ne yolu?
Komutanı cevap veriyor: “Şehitlik yolu.” Kahraman evladımız Yasin hüküm cümlesini yapıştırıyor: “Kızılelmaya kadar devam.” Sosyal medya paylaşımında “Her şey vatan için, can için, canan için, göz kırpmaz can veririz bir avuç toprak için” diyen bu iradeyi yıkacak, bu imanı teslim alacak dünya çapında bir kuvvet yoktur, olamaz, olamayacaktır.
Biliyorum, milletçe infial halindeyiz. Ateş düştüğü yeri değil herkesi yakmıştır. Yine de sakin, sabırlı, soğukkanlı olmak durumundayız. Türkiye Cumhuriyeti devleti bölücü terör örgütüyle ve arkasındaki sırtlan tabiatlı ülkelerle mücadele edecek güce, dirayete ve kabiliyete ziyadesiyle sahiptir. Hiç kimse merak buyurmasın, devlet-millet dayanışmasıyla bu belanın, bu cefanın, bu felaketin, bu şerefsizliğin üstesinden gelinecektir. Devlet muktedir, millet mukavemetle muazzezdir. Ancak terörle mücadeleye taktik değil stratejik bakmak, kaynağını kurutmak kadar iç destek lobisinin de üstüne gitmek milli varlığımız ve milli güvenliğimiz adına tarihi bir vecibedir. Terörle huzur, terörle gelecek, terörle sükûnet, terörle emniyet arasında üçüncü bir seçenek yoktur.
Bütün siyasi partiler mutlak surette durum muhasebesi yapmak, nerede durduklarını, milli meselelere nasıl baktıklarını gözden geçirmek zorundadır. TBMM’de grubu bulunan siyasi partilerin milletimizin hissiyatlarını ortaklaşa seslendirmeleri, dünyaya birlik ve beraberlik mesajı vermeleri, bundan hazırlanan metinlere önşartsız imza atmaları milli, manevi, ahlaki ve demokratik bir teamüldür.
Geçmişte pek çok örneği de görülmüş ve yaşanmıştır. Gazi Meclis’te yer alan hiçbir parti, Türkiye’nin ve Türk milletinin karşı karşıya olduğu bir tehdit veya tehlikeye sessiz ve tepkisiz kalamaz. Kalırsa muarız cepheye fiilen katılmış olacaktır. Aynı zamanda işlenmiş suç ve cinayetlere göz yummuş, onay vermiş sayılacaktır.
Hiçbir parti grubunun devasa bir terör sorunu karşısında “ama, ancak, bir bakalım, bir araştıralım, bilgi alalım” bahanelerine sığınma hakkı da yoktur. DEM ve CHP’nin haricinde TBMM’de Grubu bulunan 4 siyasi parti hazırlanmış ortak açıklama metnine imza koyarak milletimizin ve devletimizin iradesine ses olmuşlar, terör saldırılarını şiddetle kınamışlardır.
Sormak lazımdır ki CHP, bu metnin neresini beğenmedi? Niçin telaşa kapıldı, DEM’in siyasi kolonu olmayı nasıl hazmetti? CHP, DEM’in peşinde yuvarlana yuvarlana köşesini, siyasi kişiliğini, milli mensubiyetini, ahlaki ve tarihi mirasını kaybetmiştir. Bu kesindir.
CHP yönetimi Türkiye Cumhuriyeti’nin karşısına geçmiştir. Hepsine birde yazıklar olsun diyorum. Özgür Özel zıvanadan çıkmış, zırvaya gömülmüş, zirzop siyasetiyle bindiği dalı kesmeye başlamıştır.
“CHP, DEM kadar milli güvenlik tehdididir”
Terörist Demirtaş’ı selamlayıp bölücülerin elini eteğini öpen bu gafilin sonunda kafese alınıp bölücülük narkozuyla uyuşturulduğu ortadadır. Gemlenmiş ve DEM’lenmiş CHP yönetimi yüz karasına, utanç kaynağına dönüşmüştür. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ortak açıklamasına imza atmayarak PKK’nın safına geçen, şehitlerimizin kemiklerini sızlatan, gazilerimizi sukutu hayale uğratan bugünkü CHP, DEM kadar milli güvenlik tehdididir.
Görevdeki CHP yönetimi bizim nazarımızda yok hükmündedir. Terör saldırılarından hemen sonra Milli Savunma Bakanımız Sayın Yaşar Güler’den parti gruplarını ve Meclis’i bilgilendirmesini isteyen özelleşmiş esir zihniyet sorumsuzdur, şuursuzdur, savruktur ve çamurdur. Memleketi Manisa’da protesto edilen bu şahıs, eğer aklını başına almazsa sokakta bile yürümeyecektir.
Eleştiriler karşısında köşeye sıkışan CHP’nin, Meclis Grup Başkanlığı kanalıyla bölücü terör örgütünün ismini anmadan yaptığı açıklama ise tam bir kepazelik beyanıdır. “Terörün hedeflerine asla müsaade etmeyeceğiz” diyen bu teslimiyetçi ve mandacı siyaset modelinin, bir bakıma bölücü teröre ilik nakli, kalp masajı yapan acil servis birimine dönüştüğü de ortadadır.
CHP, işgal edilmiş, Türkiye düşmanlarının eline geçmiştir. Bu acıklı tablo ülkemiz ve demokrasimiz adına çok ciddi bir risktir. CHP Genel Başkanı’nın Tuzla Piyade Okulu’nda yaşananlardan sonra başarılı, dirayetli ve cesur yürekli Milli Savunma Bakanımıza saldırması alçaklıktır, korkaklıktır, hunhar terör örgütüne vekâlet etmektir. Görevini onurla yapan Milli Savunma Bakanımıza, “Ya aklını başına alacak ya da biz onun aklını başına getireceğiz” diyerek üst perdeden ve tehditvari şekilde konuşan özelleşmiş esir zihniyet, bugüne kadar kaç kişinin aklını başına getirmiş de, böylesi bir özgüvenle atıp tutmaktadır.
Emperyalizmin özelleştirdiği bu şahısta akıl olsa zaten böyle konuşmaz, konuşamazdı. Terörle mücadele eden bakanlarımızdan komutanlarımıza, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin ve Polis Teşkilatımızın her kademesinde görev yapan kahramanlarımıza dil uzatanların dilinin, El uzatanların elinin, Göz koyanların gözünün, Parmak sallayanlarını da parmağının hesabını sorar, bedelini misliyle ödetiriz. Daha önce söylemiştim, yine söylüyorum, bunların alayının aklını alırım. Milli Savunma Bakanımızın, Türk Silahlı Kuvvetleri komuta heyetinin, kahraman asker ve polislerimizin sonuna kadar arkasındayız.
Tuzla Piyade Okulu’nda 10 Kasım günü yakasına Atatürk fotoğrafı takmayan şahısla ilgili gereği yapılmış, gösterilen tepkiler de bizim nezdimizde haklı bulunmuştur. Milli Savunma Bakanımız konunun takip edildiğini ve gereğinin yapılacağını açıklamıştır. Terör örgütüne gıkını çıkarmayan Özgür Özel’in asker düşmanlığı, düşmanlara askerlik özentisinden başka bir şey değildir. Üç kuruşluk aklıyla beş kuruşluk konuşmalar yapan Özel’in gittiği yol yol değildir, siyaseti siyaset değildir, CHP’yi hızara verdiği açıktır, yediği herzelerin boğazına duracağı günler ise çok yakındır.
31 Mart 2024 tarihinde yapılacak Mahalli İdareler Seçimlerinde AK Parti ile 30 büyükşehir ve 29 ilde işbirliği yapma kararı aldığımızı, 22 ilde de demokratik yarış halinde olacağımızı buradan bir kez daha açıklıyorum. Önümüzdeki seçimler terörün yedeğinde olanlarla Türkiye’nin yanında duranlar arasında geçecektir. Cumhur İttifakı başaracak, işbirlikçi ve ilkesiz siyaseti yerel yönetimlerden söküp atacaktır.
İnanıyorum ki, 14 Mayıs ve 28 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimlerinde Cumhur İttifakı’nın gösterdiği muvaffakiyetin aynısı 31 Mart 2024’te de sahnelenecektir. Gayret bizden tevfik Allah’tandır. Sefer bizden takdir ve teveccüh aziz milletimizdendir. 2024’ün kazananı gene Türkiye ve Türk milleti olacaktır. Büyük Türk milletinin, Türk-İslam aleminin; kökeni, yöresi ve anasının dili ne olursa olsun tüm vatandaşlarımızın, tüm insanlığın yeni yılını şimdiden kutluyor; barış, huzur, esenlik ve selamet dileklerimi ifade ediyorum. 2024 yılı Türk ve Türkiye Yüzyılının giriş kapısı, Lider Ülke Türkiye’nin ilk adımıdır. Sözlerime son verirken hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyor, yeni yılınızı tebrik ediyorum.
Sağ olun, var olun, Cenab-ı Allah’a emanet olun diyorum.
Kaynak: Habervitrini.Com
Kandilli son depremler listesi için TIKLAYIN
AFAD son depremler listesi için TIKLAYIN
DEPREM iLE iLGiLi HABERLER - TIKLA ve OKU
Leietaker- og utleierspenninger eskalerer i…
Leietaker- og utleierspenninger eskalerer i Alanya: overraskende krav I Alanya…
Kasım 10, 2024En safarisjåfør som ikke blir…
En safarisjåfør som ikke blir lei av Alanya Mens safarisjåføren…
Kasım 4, 2024Forferdelig ulykke i Alanya: Kvinne…
Forferdelig ulykke i Alanya: Kvinne dør mens hun prøver å…
Kasım 2, 2024Alanya opplever sin verste sesong:…
Verste sesong: Handelsmenn vil slutte i jobben! Det eneste håpet…
Ekim 10, 2024Gendarmeri-sjåfører i Alanya tilga ikke
Gendarmeri-sjåfører i Alanya tilga ikke I søknaden utført av gendarmeriet…
Eylül 20, 2024Upassende bilde på Alanya Ulaş-stranden
Upassende bilde på Alanya Ulaş-stranden En hendelse som fant sted…
Eylül 20, 2024