Yüzyıllık Yalnızlık: Orada bir köy var uzakta

Yüzyıllık Yalnızlık: Orada bir köy var uzakta

Yüzyıllık Yalnızlık: Orada bir köy var uzakta


Yüzyıllık Yalnızlık, Netflix’in son zamanlarda üzerine en titiz çalıştığı işlerden biri…Dizi kitaba son derece sadık. Buendia ailesinin fertlerini izlerken sanırım daha kolay anlaşılabiliyor. Görselin gücü bazı taşları yerine daha sağlam oturtuyor.

Suzan DEMİR


“Albay Aureliano Buendia, yıllar sonra idam mangasının karşısına dikildiğinde, babasının onu buzu keşfetmeye götürdüğü o çok uzaklarda kalmış ikindi vaktini anımsayacaktı” (Can Yayınları, s.11, 2012) sözleriyle başlayan Gabriel García Márquez’in dünyaca ünlü eseri ve edebiyatta da büyülü gerçeklik akımının başyapıtlarından olan Yüzyıllık Yalnızlık (Cien años de soledad / One Hundred Years of Solitude) dizi olarak Netflix’e uyarlandı.

Bu köşede bir süredir yazdığım diziler ağırlıklı olarak edebiyat uyarlaması. Günümüz popüler kültürünün de ikonik birer parçası olan dizileri ele almaya çalıştım çoğu kez. Ama Yüzyıllık Yalnızlık diğerlerinden en azından bu yönüyle ayrılıyor. Roman, Márquez’in dünya çapında adını duyuran bir ikon şüphesiz ama popüler kültüre de bir o kadar uzak bir ikon aynı zamanda. Yüzyıllık Yalnızlık‘ın ayırt edici bir diğer özelliği ise Márquez’in yaşarken kitabın sinemaya uyarlanması konusunda ikna edilemeyişiydi. Márquez uyarlamaya karşı değildi, zira Kolera Günlerinde Aşk kitabı yazarın sağlığında Mike Newell tarafından sinemaya uyarlanmıştı, hakeza Kırmızı Pazartesi kitabı da öyle.

Yüzyıllık Yalnızlık‘ta ise durum farklı, belki de kitabın atmosferinin yansıtılıp yansıtılamayacağı şüphesiydi Márquez’i ikna etmeyen. Açıkçası dizi haberi ilk duyurulduğunda yazarın kaygısı biz okurları için de hissedilir bir hal aldı. Nasıl bir şey çıkacağı herkesin akılını kurcalıyordu. Bu köşede sıkça edebiyatın görsel sanata uyarlanmış halinin, farklı deneyimler yaşatacağına dair ahkam kesmiş olsam da kötü bir şeyle karşılaşma ihtimaline hazırlamıştım kendimi ama öyle olmadı…

cads-ep06-scn17-09755-r.webp

İlk olarak 2019’da kitabın haklarının Netflix’e satıldığı duyuruldu. Dizi ise Márquez’in ölümünün 10’uncu yılına denk gelecek şekilde yayınlanmış oldu.

Dizinin yönetmenliğini Alex García López ve Laura Mora Ortega üstleniyor. Alex García López, daha önce The Witcher, Cowboy Bebop ve The Punisher gibi yine Netflix’te yayınlanan dizilerin bazı bölümlerinde yönetmelik yapmış bir isim. Dizinin oyuncu kadrosunda ise Claudio Cataño, Jerónimo Barón, Susana Morales, Marco González gibi isimler yer alıyor.

Aslında Yüzyıllık Yalnızlık dizisi, yazarın çocukları tarafından kimilerince ikinci defa “ihanete” uğramasıydı; İlk olarak bu yılın mart ayında, Türkiye’de de Can Yayınları tarafından yayımlanan, yazarın ölmeden kaleme aldığı son romanı Ağustosta Görüşürüz olmuştu. En azından diziden önce çıktığı için ilk sayılabilir. Kendi adıma şunu söyleyebilirim ki yıllar sonra Márquez okumak heyecan vericiydi. Fakat editörün de kitaba not düştüğü, yazarın artık hafıza konusunda kendine güvenmediği için yayımlanmasını istemediği romanın yine de yayımlanması evet, etik açısından tartışılabilir. Öte yandan bu isteği yerine getirilmeyen ilk yazar Márquez değil. Örneğin José Saramago’nun eşi Pilar Del Rio, yazarın ölümünün ardından onun ilk roman denemesi olan Çatıdaki Pencere kitabını yayımlatmıştı. Saramago gençlik yıllarında bu romanı yayıncılara göndermiş fakat yayımlatamamış. Daha sonra bir yayınevinin arşivinden bulunup artık ünlü bir yazar olduktan sonra kendisine teslim edilmiş; ama yine de yayımlanmasına izin vermemiş. Pilar Del Rio ise bu yapıtın gizli kalmasına razı olmayıp yayımlatmıştı. Bu anlamda genç Saramago’yu okumak da farklı bir deneyimdi diyebilirim.

cads-ep01-scn34-00580-r.webp

Diziye giriş yapmadan özellikle bu arka plana değinmek istedim. Gelelim dizinin kitapla olan bağına.

Başta söylemek gerekli ki Yüzyıllık Yalnızlık okuması zor, daha doğrusu karmaşık bir kitap. Üç kuşağı kapsayacak şekilde bir aile hikayesidir ve oğullar ile torunlar, babalarının, annelerinin amcalarının ve halalarının adlarını alır. Bu da isimleri takip etmeyi karmaşık bir hale getiriyor. Márquez’in bunu bilinçli yapıp isimlere değil, olaylara dikkat çekmek istediği söylenir. Örneğin bende kitabın Can Yayınları’na ait 2012 basımı var. Sonrasında var mı bilmiyorum ama bu baskıda bir aile soyağacı bulunuyor. Ama hikayenin derinliklerine girdikçe o soyağacı kişileri ayırt etmede çok da yardımcı olmuyor. Yine de bir pusula görevi görüyor.

Konuya gelirsek, Yüzyıllık Yalnızlık, ailelerine karşı gelerek evlenip kendilerine yeni bir yer bulmak için köylerini terk eden Ursula ve Jose Buendia’nın öyküsüyle başlıyor. İki kuzenin evlenmesinin felaket getireceği korkusuyla bir süre cinsel ilişkiye bile girmekten korkan çiftin zamanla normal çocukları oluyor. Onlarla birlikte köyü terk edenlerle Macondo adında yeni bir köy kuruyorlar. Burada çocukları oluyor, köy yıllar içinde büyüyüp gelişiyor. Daha sonra devlet tarafında buraya muhafazakar bir hakim atanıyor ve evlerin sadece maviye boyanması isteniyor. Köye muhafazakarlarla çatışan liberal partiden birilerinin de gelmesiyle Macondo yeni bir çatışma alanına dönüyor.

cads-108-sc811-s-1-r.webp

Dizi kitaba son derece sadık. Buendia ailesinin fertlerini izlerken sanırım daha kolay anlaşılabiliyor. Görselin gücü bir şekilde bazı taşları yerine daha sağlam oturtuyor. Dizi de tıpkı Márquez gibi karakterin değil, olayların akılda kalıcı olmasına çabalıyor ama yine de Ursula’nın dogmatik dominantlığı, Jose Buendia’nın muzip kaşifliği, Albay Aureliano Buendia’nın zamanla değişen ve sertleşen karakteri dizi anlatısının ana çatısını oluşturuyor. Dizideki bir diğer önemli unsur da dış ses. Dış ses burada epik roman havasını sağlayan, güçlü unsurlardan biri haline geliyor. Her dış ses kullanımı sinema ya da dizilerde başarılı olmaz ama burada bize asıl başyapıtın kaynağını hatırlatıyor.

Yüzyıllık Yalnızlık şimdilik yayınlanan 8 bölümde, Macondo’nun kuruluşunu, muhafazakarlar ile liberaller arasındaki çatışmada taraf olan Macondo halkını ve elbette Buendia ailesinin ilk iki kuşağını ele alıyor.

Açıkçası diziye dair ilk izlenimim, kitabı okuyucuların zihninden de öte bir şekilde tasvir etmiş olması. Kitapta anlatılan Macondo belki de okuyucuların hayal ettiğinden bile güzel. Tabii en önemlisi ise büyülü gerçekçiliğin ekrana yansıma hali. Şunu çok rahat söyleyebilirim ki Yüzyıllık Yalnızlık dizisi Netflix’in son zamanlarda üzerine en detaylı ve titiz çalıştığı işlerden biri. Yazıyı yazmadan önce izleyici yorumlarına bakma şansım oldu. Kitabı okuyanlar da okumayanlar da diziden büyülenmişti. Diziyi izlerken ben de anlatımın titizliği konusunda son derece memnun kaldım. Tabii henüz bitmedi, 16 bölüm için anlaşılan projenin ikinci kısmının 2025 yılı içinde geleceği söyleniyor.

yuzyillik-yalnizlik-dizisi-netflix.jpeg

Yazıyı yıllar önce Che Guevera’yı anlatan Motosiklet Günlükleri ile Jack Kerouac’ı anlatan Yolda filminin senaristi Jose Rivera ile yaptığım bir röportaj anekdotu ile bitirmek istiyorum. Röportaj öncesi Rivera’nın Márquez’den nasıl etkilendiğini okumuştum ve kendisine Yüzyıllık Yalnızlık’ın senaryosunu yazıp yazmak istemediğini sormuştum. Rivera soruya “Kesinlikle isterdim. Zor gibi ama bence yapılabilir. Kolay değil ama imkânsız da değil” diye cevap vermişti. Ayrıca Rivera bana büyülü gerçeklik olarak bahsedilen anlatıma dair güzel bir şey daha aktarmıştı: “Mesela Yüzyıllık Yalnızlık‘ta sürekli kelebekler tarafından takip edilen bir adam var. Benim büyüdüğüm yerde de kelebekler sürekli insanları takip eder. İnsanlar bunu onun sihri zannediyorlar ama bu aslında bizim hayatımızdan bir gerçek.”

Macondo’nun hem kurucusu hem de dizide de “Ouroboros” ile tarif edilen, köyün yok edicisi olan bir aile üzerinden sömürge, katliamlar ve dahasına dair epik bir anlatı Yüzyıllık Yalnızlık. Rivera haklıydı zor ama imkansız değil ve imkansız başarıldı. O yüzden dizi olarak izlediğimiz bu ilk kısım, ikinci kısmın da iyi olacağına dair umutlandırıyor.


Suzan Demir kimdir?

Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde okudu. Hayat TV, ardından Evrensel Gazetesi’nde çalışmaya başladı. Taraf Gazetesi kültür sanat servisinde muhabir ve editör olarak çalıştı. Arka Pencere (www.arkapencere.com) online dergide haftalık sinema eleştirileri kaleme aldı.

Ayrıca BİR+BİR Express dergisinde (hem online hem matbu dergide) www.sabirfikir.com ve Kritik 24 (K24) sitelerinde de haber ve yazıları yayınlandı. Yeni E Dergisi’nde kültür, sanat ve sinema röportajları yapıyor. Hala Avrupa’da çeşitli ajanslara politika, ekonomi ve kültür sanat dalında haberler üretiyor. Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ) ve SİYAD üyesi.

Kaynak: artigercek.com

Read More

 

Kandilli son depremler listesi için TIKLAYIN
AFAD son depremler listesi için TIKLAYIN
DEPREM iLE iLGiLi HABERLER

CANLI SKOR